EBÛ ÂSIM en-NEBÎL

أبو عاصم النبيل

Ebû Âsım ed-Dahhâk b. Mahled b. Müslim en-Nebîl eş-Şeybânî el-Basrî (ö. 212/828)

Muhaddis.

Rebîülevvel 122’de (Şubat 740) doğdu. Benî Şeybân’dan veya onların âzatlılarından olduğu rivayet edilmektedir. Aslen Basralı olup İsfahan’da yetişti ve orada hadis tahsiline başlayarak İbn Ebû Zi’b, İbn Cüreyc, Evzâî, Süfyân es-Sevrî gibi hocalardan ders aldı. Ali b. Medînî, İshak b. Râhûye, Ahmed b. Hanbel, Buhârî vb. âlimler talebeleri arasında yer aldılar. Hocası Cerîr b. Hâzim de ondan hadis rivayet etti. Hadis yanında dil ve edebiyatla da ilgilendi.

Yahyâ b. Maîn ve İclî Ebû Âsım hakkında sika*, İbn Sa‘d fakih sika, İbn Hibbân da sadûk* terimlerini kullanmışlardır. Talebelerinden Ömer b. Şebbe onun değerinde bir âlim görmediğini söyler. Ebû Âsım en-Nebîl hadis rivayet ederken eline kitap almaz ve ezberinden rivayette bulunurdu. Ezberindeki rivayetlerin miktarına temas eden Ebû Dâvûd et-Tayâlisî, bunların hepsinin sağlam 1000 kadar hadis olduğunu ifade etmektedir. Bazı rivayetleri Kütüb-i Sitte’de yer almıştır. Talebesi Buhârî onun ahlâkî üstünlüğünü belirtir ve gıybetin haram olduğunu öğrendiğinden beri kimseyi çekiştirmediğini kendisinden nakleder. Ebû Ya‘lâ el-Halîlî de onun zühd ve takvâsı, ilmi ve hâfıza gücünün mükemmelliği hususunda herkesin görüş birliği ettiğini söyler.

Bazı kaynaklarda ipek ticareti yaptığı kaydedilen Ebû Âsım en-Nebîl uzun yıllar Bağdat’ta yaşadı ve 14 Zilhicce 212 (5 Mart 828) tarihinde burada veya Basra’da vefat etti. 211, 213 ve 214 yıllarında öldüğünü söyleyenler de vardır. Torunu İbn Ebû Âsım önemli eserler yazmış bir kadı ve hadis hâfızıdır.

Uzun burnuyla tanınan Ebû Âsım en-Nebîl şakacı bir tabiata sahipti. “Attığını vuran; akıllı, asil ve ahlâklı kimse” anlamlarındaki Nebîl lakabının hocası İbn Cüreyc tarafından kendisine verildiği söylenir. Şu‘be b. Haccâc talebelerine bir ay müddetle rivayette bulunmayacağına dair yemin ettiğinde Ebû Âsım’ın onun yanına giderek hadis rivayetine devam etmesini talep ettiği, yeminine


kefâret olmak üzere maharetli kölelerinden birini âzat edeceğini söylediği, bu asil davranışın Şu‘be’yi çok memnun ettiği ve bu sebeple kendisine Nebîl denildiği de nakledilir.

Ebû Âsım, hadis öğrenmek isteyen kimsenin pek değerli bir şeyi elde etmeye teşebbüs ettiğini, bu sebeple insanların en hayırlısı olması gerektiğini söylerdi. Onun bir hadis cüzü bulunduğu kaydedilmektedir (Kettânî, s. 86).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, et-Tabakāt, VII, 295; Halîfe b. Hayyât, et-Tabakāt (Ömerî), I, 545; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, IV, 336; a.mlf., et-Târîhu’s-sagır, II, 324; İbn Kuteybe, el-MaǾârif (Ukkâşe), s. 520; İbn Ebû Hâtim, el-Cerh ve’t-taǾdîl, IV, 463; Sem‘ânî, el-Ensâb (Bârûdî), V, 455-456; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, XII, 15; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, II, 91; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XIII, 281-291; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, IX, 480-485; a.mlf., Tezkiretü’l-huffâz, I, 366-367; İbn Hacer, Tehzîbü’t-Tehzîb, IV, 450-453; Kettânî, er-Risâletü’l-müstetrafe, s. 86; Bedrân, Tehzîbü Târîhi Dımaşk, VII, 27-29; Ch. Pellat, “Abū ǾAsım al-Nabīl”, EI² Suppl. (Fr.), s. 18.

M. Yaşar Kandemir