DÜRRÎ AHMED EFENDİ
(ö. 1135/1722)
İran’a elçilikle gönderilen Osmanlı devlet adamı ve divan şairi.
Van’da doğdu. Vanlı Ebû Bekir Vehbi Efendi’nin oğludur. Yekçeşm, Kör, Vâfî lakaplarıyla da tanınır. Şiirlerinde Vâfî veya Dürrî mahlaslarını kullanmıştır. Öğrenimi hakkında kaynaklarda bilgi bulunmamakla beraber iyi bir medrese tahsili gördüğü anlaşılmaktadır. İstanbul’a giderek Divan Kalemi’ne girdi. Önce
divan kâtibi oldu; şairliği sebebiyle devrin ileri gelen devlet adamlarının takdirini kazandığı için süratle yükseldi ve hâcegânlık mesleğinin çeşitli kademelerinde görev yaptı. Receb 1125’te (Ağustos 1713) vak‘anüvis Naîmâ’dan boşalan Anadolu muhasebeciliğine, 27 Muharrem 1127’de (2 Şubat 1715) sipahiler kâtipliğine getirildi. Ardından haraç muhasebecisi oldu. Bu sonuncu görevde iken Avusturya ile Pasarofça Antlaşması’nın imzalanması sırasında, iki devlet arasındaki ticarî konuları içine alan ticaret antlaşmasının (27 Temmuz 1718) 19. maddesi uyarınca, Osmanlı topraklarından geçecek Avusturya-İran ticaret yoluna ait meseleleri halletmek üzere şıkk-ı sânî defterdarlığı pâyesiyle İran’a elçi olarak gönderildi. Ayrıca kendisine devrin sadrazamı Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa tarafından gizli bir tâlimat verilerek o sırada İran’da meydana gelen siyasî olayları yerinde izlemesi, bu ülkenin örf ve âdetlerini öğrenmesi istendi. Dürrî Ahmed Efendi Ağustos 1720’de İstanbul’dan ayrılarak Bağdat’a gitti. Orada Osmanlılar’ın Bağdat valisi Eyüplü Hasan Paşa ile görüştükten sonra Dergezîn, Hemedan ve Kazvin üzerinden İran Şahı Hüseyin’in bulunduğu Tahran’a ulaştı. Yaptığı görüşmeler sonunda ticaret işleriyle ilgili hususların hallini sağladı. Bir süre daha burada kaldıktan ve dönüş sırasında uğradığı Van’da atalarına ait bazı hayır eserlerini tamir ettirdikten sonra 15 Safer 1134’te (5 Aralık 1721) İstanbul’a geldi. Elçiliğiyle ilgili olarak hazırladığı raporu III. Ahmed’e ve Sadrazam İbrâhim Paşa’ya sundu. Bu hizmeti karşılığında başmuhasebeciliğe getirildi; bir yıl sonra da 2 Rebîülevvel 1135’te (11 Aralık 1722) vefat ederek Vefa’da Şeyh Vefa Camii hazîresine gömüldü. Kendisinden bahseden tezkirelerde iyi Farsça bildiği, son derece nüktedan bir kişi olduğu, güzel yazı yazdığı belirtilir (Sâlim, s. 239-240; Fatin, s. 93).
Eserleri. 1. Sefâretnâme. Dürrî Ahmed Efendi’nin başlıca eseridir. İran elçiliğiyle ilgili olarak kaleme aldığı ve padişah ile sadrazama sunduğu bu eserin iyi nüshalarından biri İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (TY, nr. 3228; diğer yazmaları için bk. Unat, s. 61). Bir rapor özelliği taşıyan eserde kendi seyahati, yaptığı temaslar ve göreviyle ilgili konular yanında İran’ın iç siyasî durumu, halkı, şehir ve kasabaları, askerî gücü, idarî yapısı, cemaatleri, şahın sarayı hakkında etraflı bilgiler verir. Sefâretnâme oldukça ilgi çekmiş, önce Râşid Târihi içinde (V, 372-398) yayımlanmış, Polonyalı Krusinski tarafından Latince’ye tercüme edildiği gibi (Jesu 1733) Fransızca’ya da çevrilmiştir (bk. bibl.). Ayrıca Paris’te mağribî yazı stili ile yazılı nüshasının litografya baskısı da yapılmıştır (1820). 2. Divan. 3500 kadar beyitten oluşan divan yetmiş üç varak olup tek yazma nüshası bilinmektedir (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3409/1, vr. 3-73). Kendisinden söz eden kaynaklar onun güçlü bir şair olduğunu belirtirler. Gazel, kaside, kıta ve lugazlarıyla tanınan Dürrî, XVII. yüzyıl divan şairlerinin ve bilhassa Nâbî’nin etkisinde kalmıştır. Tarih düşürmede de çok başarılı olan şairin bu başarısını Şeyhî, “...târîh-gûylukta hod akrânı nâdir” sözüyle ifade etmiştir (Vekāyiu’l-fuzalâ, IV, 737). Sâdî ve Feyzî adındaki kardeşlerinin de şair olduğu bilinen Dürrî (a.g.e., IV, 471; Osmanlı Müellifleri, III, 8) yaşadığı dönemde yapılan birçok esere tarih düşürmüştür.
BİBLİYOGRAFYA:
Dürrî, Divan, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3409/1; a.mlf., Sefâretnâme, İÜ Ktp., TY, nr. 3228; Relation de Dourry Effendy, ambassadeur de la porte Ottomane auprès du roi de Perse (trc. L. Langlès), Paris 1810; Safâyî, Tezkire, İÜ Ktp., TY, nr. 3215, vr. 91; Şeyhî, Vekāyiu’l-fuzalâ, IV, 471, 737-739; Râşid, Târih, V, 163, 164, 371-398; Râmiz, Tezkire, İÜ Ktp., TY, nr. 91, vr. 90; Sâlim, Tezkire, İstanbul 1315, s. 239-240; Fatin, Tezkire, s. 93; Hammer, HEO, XIV, 22-23, 78-79; Sicill-i Osmânî, II, 331; Osmanlı Müellifleri, III, 8, 190; Babinger (Üçok), s. 354-355; Ergun, Türk Şairleri, III, 1191-1195; Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, s. 346; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV/1, s. 150; Faik Reşit Unat, Osmanlı Sefirleri ve Sefâretnâmeleri, Ankara 1968, s. 59-61; Münir Aktepe, 1720-1724 Osmanlı-İran Münasebetleri ve Silahşör Kemanî Mustafa Ağa’nın Revân Fetihnâmesi, İstanbul 1970, s. 3-9; a.mlf., “Dürrî Ahmed Efendi’nin İran Sefareti”, BTTD, I/1 (1967), s. 56-60; I/2 (1967), s. 60-63; I/3 (1967), s. 64-66; I/4 (1968), s. 60-62; I/5 (1968), s. 53-56; I/6 (1968), s. 82-84; Aydın Talay, Bizim Eller Van, İstanbul 1988, s. 82; Haluk İpekten v.dğr., Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü, Ankara 1988, s. 103; Nuri Akbayar, “Ahmed Dürrî Efendi”, TDEA, I, 60.
Aydın Talay