DUKAKİNZÂDE AHMED BEY

(ö. X./XVI. yüzyıl)

Divan şairi.

Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Birbirine karışan ve farklılıklar gösteren tarihî kaynaklardaki bilgilere göre Arnavut Dukası Jean’ın soyundan gelen bir aileye mensuptur. Dedesi Sadrazam Dukakinzâde Ahmed Paşa (ö. 921/1515), babası Kanûnî Sultan Süleyman devrinde Semendire-Halep ve Mısır beylerbeyiliği görevinde bulunan Mehmed Paşa’dır (ö. 964/1556). Mehmed Paşa’nın dört çocuğundan biri olan Ahmed Bey hakkında şuarâ tezkirelerinde yer alan yetersiz bilgiler birbirinin tekrarından ibaret olup tarihî kaynaklardaki karışıklık tezkirelere de yansımıştır. Bütün kaynaklarda Ahmed Bey, büyükbabası Ahmed Paşa ve Ahmed Sârbân birbirine karıştırılır. Ancak Dukakinzâde Ahmed Bey’in “ağır zeâmete mutasarrıf ve sancak pâyesinde iken” tasavvufa yöneldiği ve güzel şiirler yazdığı konusunda kaynaklar birleşmektedir. Ölüm tarihi hakkında da bilgi yoktur.

Dukakinzâde Ahmed Bey’in şiirleri, Kaygusuz ve Ahmedî mahlaslarını kullanan ve daha çok ilâhi türünde manzumeler yazan Bayramî Melâmîleri’nden Ahmed Sârbân’ın (ö. 952/1545-46) şiirleriyle karıştırılmıştır. Divanında bulunan birçok şiir, mecmualarda Dukakinzâde Ahmed Paşa veya Ahmed Sârbân adına kaydedilmiştir. Ahmed Sârbân adına kaydedilen şiirlere, daha çok XVII ve XVIII. yüzyıllarda Sarı Abdullah Efendi, Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin ve La‘lîzâde Abdülbâki gibi Bayramî Melâmîleri’nin meydana getirdikleri mecmualarda rastlanır. Bu mecmualarda Vizeli Abdullah’ın Kaygusuz mahlasıyla yazdığı bazı şiirler de Ahmed Sârbân adına kaydedilmiştir. Dukakinzâde Ahmed Bey’in divanında yer alan manzumelerin yanlışlıkla Ahmed Sârbân adına kaydedildiği söylenebilir. Dukakinzâde Ahmed Bey ile Ahmed Sârbân’ın aynı şahıs olduğu iddia edilmekle birlikte kesin bilgiler bulununcaya kadar bu şiirlerin Dukakinzâde Ahmed Bey’e ait olduğunu kabul etmek gerekir.

Ahmedî ve Ahmed mahlaslarını kullanan Dukakinzâde Ahmed Bey daha çok tasavvuf ağırlıklı şiirler yazmış, duygularını sade ve akıcı bir dille ifade etmiştir. Şiirlerindeki tasavvufî eğilim ve üslûp özellikleri göz önünde tutularak


Ahmed Bey’in mutasavvıf bir şair olduğu söylenebilir. Divan şiirinin inceliklerine vâkıf olan ve bu şiirin mazmunlarını başarıyla kullanabilen Ahmed Bey’in kendisinden önce yetişen şairleri incelediği anlaşılmaktadır. Divanında Hz. Ali ve Ehl-i beyt’i metheden manzumeler yanında diğer halifelere de sevgi ve saygı ifade eden manzumelere sıkça rastlanır. Dukakinzâde muhteva, vezin ve Türkçe’yi kullanış yönünden oldukça başarılı bir şairdir.

Dukakinzâde Ahmed Bey’in divanının İstanbul kütüphanelerinde yedi (İÜ Ktp., TY, nr. 2830, 802; Millet Ktp., Ali Emîrî, Manzum, nr. 15; Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 1730, Hâlet Efendi, nr. 167, Hâşim Paşa, nr. 74, 82); Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi’nde Raif Yelkenci kitapları arasında (nr. 149) ve Abdullah Öztemiz Hacıtahiroğlu özel koleksiyonunda birer tane olmak üzere toplam dokuz nüshası bilinmektedir. Süleymaniye Kütüphanesi Hâşim Paşa bölümünde bulunan iki nüsha, İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu’nda Ahmed Sârbân’a ait olarak gösterilmiştir. Ayrıca çeşitli şiir mecmualarında da şiirlerine rastlanmaktadır.

Divanın yazma nüshaları üzerinde Dîvân-ı Ahmedî Dukakinzâde, Dîvân-ı Ahmed-i Sârbân Dukakinzâde, Dîvân-ı Ahmed-i Sârbân Hazretleri, Dîvân-ı Ahmed-i Sârbân şeklinde adlara rastlandığı gibi Lâleli nüshası kütüphane defterine “Ahmed Paşa Divanı” şeklinde kaydedilmiştir. Tuhfe-i Nâilî’de Dukakinzâde Ahmed Bey Divanı olarak gösterilen İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki nüsha (TY, nr. 840), gerçekte Dukakinzâde Taşlıcalı Yahyâ Bey’in Gencîne-i Râz adlı mesnevisidir.

Divanın nüshaları arasında nüsha farkları oldukça fazladır. Bu farklılıklar manzume çeşitleri ve sayılarında olduğu kadar manzumelerin metinlerinde de göze çarpar. Gazel sayısı bakımından en genişi İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki nüsha olup (TY, nr. 802) burada 263 gazel mevcuttur.

BİBLİYOGRAFYA:

Latîfî, Tezkire, s. 87-88; Beyânî, Tezkire, Millet Ktp., Ali Emîrî nr. 757, vr. 11ª; Kınalızâde, Tezkire, I, 139-140; Kafzâde Fâizî, Zübdetü’l-eş‘âr, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1877, vr. 6b; Atâî, Zeyl-i Şekāik, s. 70, 460; Riyâzî, Riyâzü’ş-şuarâ, Nuruosmâniye Ktp., nr. 3724, vr. 21b-22ª; Peçuylu İbrâhim, Târih, I, 32; Hammer (Atâ Bey), IV, 58; Sicill-i Osmânî, I, 199; Osmanlı Müellifleri, I, 306; Nail Tuman, Tuhfe-i Nâilî, İÜ Şarkiyat Araştırma Merkezi Ktp., “Dukakinzâde Ahmed Bey” md.; Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 292 (6 nolu dipnot), 296 (13 nolu dipnot), 297; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Kitâbeler I, İstanbul 1346/1927, s. 123; Abdülbâki Gölpınarlı, Melâmîlik ve Melâmîler, İstanbul 1931 s. 55-56, ilâve s. 340-351; a.mlf., Yunus Emre: Hayatı, İstanbul 1936, s. 298-299; Ergun, Türk Şairleri, I, 277-281; İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu, İstanbul 1947 I, 114, 141-143; İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Hamseler Kataloğu, İstanbul 1961, s. 56; Büyük Türk Klâsikleri, III, 396-397; İ. Güven Kaya, “Dukagin Oğulları ve Dukaginzâde Yahyâ Beğ”, Çevren, XIII/52, Priştine 1986, s. 9-18; Kāmûsü’l-a‘lâm, III, 2181-2182; TA, XIV, 108-109; Hasan Aksoy, “Ahmed Bey, Dükakinzâde”, TDEA, I, 56.

Nejat Sefercioğlu