DEVHA

(الدوحة)

Katar’ın başşehri.

Katar yarımadasının doğusunda, batıya doğru uzanan 5 kilometrelik sahilin sığ bir koyunda yer alan eski balıkçı köyü Bid‘a’nın bulunduğu yerde kurulmuştur. XIX. yüzyılın başlarında Bahreyn’e bağlı olan Devha’nın (Doha) bu yüzyıldan önceye ait tarihiyle ilgili bilgiler yok denecek kadar azdır. XVI. yüzyılda Bağdat (1534) ve Basra’nın (1538) fethinden sonra Basra Körfezi’nin batısındaki bölgelerin Osmanlı topraklarına katılmasıyla Osmanlı Devleti’ne bağlandı. Bahreyn emîri Devha’ya karşılık Necid hâkimi Suûdîler’e vergi ödüyordu. Katar’daki Müsellem kabilesi Bahreyn emîrine vergi ödemeyi durdurunca Bahreynliler Katar’a iki saldırı düzenlediler ve Devha’nın içinde bulunduğu bölgeyi yağmaladılar. 1867’de de Bahreyn ve Ebûzabî emîrlerinin Devha üzerine başlattıkları saldırıda bölge halkını zor durumda bıraktılar. Bu sırada Katar Şeyhi Muhammed b. Sânî’nin bölgede idareyi ele geçirmesinden sonra Bahreyn ile ilişkiler kesildi.

Osmanlı Devleti’nin Bağdat valisi olan Midhat Paşa’nın 1871’de Necid ve Lahsâ bölgesindeki reformları sırasında Katar yeniden Osmanlı yönetimi altına alındı ve Basra vilâyetine bağlı Necid sancağının bir kazası olarak teşkilâtlandırıldı; Devha da kaza merkezi oldu. 1872’de Osmanlılar Devha’ya 100 asker ile çeşitli ateşli silâhlardan oluşan bir kuvvet gönderdiler ve burada bir karargâh kurdular. 1893’te Osmanlı yöneticileriyle anlaşmazlığa düşen Katar kaymakamı Câsim Âl-i Sânî’nin isyanı üzerine Devha’daki askerî birlik zor durumda kaldıysa da Osmanlı gemilerinin şehri topa tutması üzerine isyan bastırıldı; bölgede yeniden hâkimiyet sağlanmasıyla Devha’nın önemi daha da arttı. XIX. yüzyılın sonlarında Devha’da biri burada büyük bir cami yaptıran Şeyh Câsim’e, diğeri oğlu Abdullah’a ait iki kale bulunuyordu. Şehrin etrafı surlarla çevriliydi ve özellikle son derece muhafazalı olan limanı stratejik öneme sahipti. 1900’lerde şehrin, 3 kilometrelik bir sahil şeridine yayılmış yaklaşık 12.000 nüfuslu bir inci avcıları limanı olduğu bilinmektedir.

1916’da Katar Şeyhi Abdullah Âl-i Sânî ile İngiltere arasında imzalanan himaye anlaşmasının arkasından İngilizler Devha’da resmî bir temsilci bulundurmaya başladılar. Devha, 1971’de Katar’ın bağımsızlığını ilân etmesinden sonra yeni devletin başşehri oldu. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Katar’da petrol yataklarının keşfiyle gelişen ülke ekonomisi sayesinde başşehrin modernleşmesi gerçekleştirildi. Bu maksatla yeni yerleşim alanları, çeşitli ticaret merkezleri ve deniz suyunu arıtma tesisleri kuruldu. 1970’ten sonra nüfusta görülen artış sonucunda (1986’da 217.294) şehir banliyölere doğru gelişti ve kuzeybatıda Medînetü Halîfe, kuzey sahil kesiminde de Medînetü Şimâl ve Hor gibi modern yerleşim merkezleri oluştu.

Başşehir olması dolayısıyla diplomatik misyonların da bulunduğu ülkenin ticaret merkezi Devha bankaların, devlet kuruluşlarının, büyük şirket merkezlerinin, basın ve yayın kuruluşları ile yurt içi, yurt dışı ulaşımın toplandığı bir şehirdir. Petrolden sonra Katar’ın en büyük zenginlik kaynağı olan doğal gaz da çıktığı Duhan bölgesinden borularla buraya getirilir.


BİBLİYOGRAFYA:

Delîlü’l-Halîc (Târih), III, 1248-1266; Cemâleddin Zekeriyyâ Kasım, el-Halîcü’l-Arabî (1840-1914), Kahire 1966, s. 232, 236, 237, 240, 249; G. R. H. Wright, The Old Amiri Palace Doha, Qatar, Qatar 1975; R. Said Zahlan, The Creation of Qatar, London 1979; A. Montigny-Kozlowska, “Histoire et Changements Sociaux au Qatar”, La Péninsule Arabique d’Aujourd’hui, Paris 1982, s. 505-510; İdris Bostan, “The 1893 Uprising in Qatar and Sheikh Al Sanı’s Letter to Abdülhamid II”, Studies on Turkish-Arab Relations, İstanbul 1987, II, 81-88; The Middle East (nşr. Michael Adams), New York 1988, s. 101-107; R. L. Headley, “al-Dawha”, EI² (İng.), II, 177.

İdris Bostan