DERVİŞ ŞEMSEDDİN

(ö. 919/1513’ten sonra)

Dehmurg adlı mesnevisiyle tanınan Osmanlı şairi.

Hayatı hakkında kaynaklarda yeterli bilgi yoktur. Latîfî Seferihisar’dan, Âşık Çelebi ve Kâtib Çelebi ise İran bölgesinden (Acem’den) geldiğini söylemektedirler. Her üç kaynaktan ve eseri Dehmurg’dan anlaşıldığına göre Yavuz Sultan Selim zamanında (1512-1520) eser vermiştir. Latîfî, “Ol ahd-i hümâyûnun âhirlerinde âhirete gitmiştir” (Tezkire, s. 209) demekle Yavuz Sultan Selim devrinin son yıllarında vefat ettiğine işaret etmektedir. Dehmurg adlı mesnevisini 919’da


(1513) nazmettiğine göre bu tarihte hayatta olduğu kesindir.

Sade bir dile sahip olan Derviş Şemseddin şiirlerinde zaman zaman realist tasvirlere de yer vermiştir. Latîfî ve Âşık Çelebi’nin tezkirelerinde yer alan birkaç şiiri dışında mevcut olduğu ileri sürülen divanı henüz ele geçmemiştir.

Şairin günümüze ulaşan tek eseri Dehmurg’dur. Mesnevi tarzında ve aruzun “fâilâtün fâilâtün fâilün” kalıbıyla yazılmış olan eser sembolik bir hikâye olup 710 beyit civarındadır. Vasfi Mahir Kocatürk’le Fahir İz’in ve bunlardan naklen bazı kaynakların ileri sürdüğü gibi eserin 909 (1503) yılında yazıldığını kabul etmek mümkün değildir. Çünkü gerek eserde gerekse Latîfî ve Âşık Çelebi tezkirelerinde şairin Dehmurg’u Yavuz Sultan Selim’e takdim ettiği belirtilmektedir. Ayrıca eserin nüshalarının incelenmesinden, bizzat Yavuz Sultan Selim adına kaleme alınan bir methiye kısmının bulunmasından ve padişahın adının geçtiği başka beyitlerden de anlaşılacağı gibi mesnevi Yavuz Selim zamanında kaleme alınmış ve ona takdim edilmiştir. Dehmurg’un 909’da nazmedildiği şeklindeki yanlış kanaat, muhtemelen Ankara Genel Kitaplığı’ndaki (nr. 433) nüshada mevcut, “Bu hikâyet tamâm olmuştur yavuz / Sâl-i hicretten dokuz yüz tam dokuz” (Kaya, s. IV) beytinden dolayı ortaya çıkmıştır. Halbuki eserin İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’de bulunan bir nüshasındaki (TY, nr. 3814/2) şu beyit mesnevinin 919 yılında nazmedildiğini açıkça göstermektedir: “Bu hikâyeden ki olmuştur henüz / Sâl-i hicretten dokuz yüz on dokuz”. Diğer taraftan Agâh Sırrı Levend, kaynak belirtmeden eserin 920 (1514) yılında telif edildiğini kaydetmektedir.

Bir nasihat kitabı olan Dehmurg’da sözü edilen baykuş (sûfî), karga (şair), tûtî (âlim, molla), kerkes (kalender), bülbül (hânende), hüdhüd (hekim), kırlangıç (müneccim), tavus (tüccar), keklik (Ferhad) ve leylek (dindar) aslında birer karakteri temsil etmektedir. Attâr’ın (ö. 618/1221) Manŧıķu’ŧ-ŧayr adlı mesnevisi tarzında yazılmış olan Dehmurg’da tasavvufî konular işlenmiştir (ayrıca bk. Aksoy, s. 63-64).

Eserin İstanbul Üniversitesi (TY, nr. 3814/2, 713 beyit), Nuruosmaniye (nr. 4987/2, 648 beyit), Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi (nr. 3700/857), Türk Dil Kurumu (nr. A 239 [bu iki nüsha için bk. Levend, s. 107]) kütüphaneleriyle İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı (Muallim Cevdet, nr. K 365/1, 677 beyit), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Seminer Kitaplığı (nr. 3796/3, 648 beyit) ve Ankara Genel Kitaplığı’nda (nr. 433) olmak üzere toplam yedi nüshası tesbit edilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Derviş Şemseddin, Dehmurg, İÜ Ktp., TY, nr. 3814/2; a.e., İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, nr. K 365/1; ayrıca bk. metinde gösterilen nüshalar; Âşık Çelebi, Meşâirü’ş-şuarâ, vr. 150ª; Latîfî, Tezkire, s. 209-210; Keşfü’ž-žunûn, I, 762; Fahir İz, Eski Türk Edebiyatında Nazım, İstanbul 1967, I/2, s. 746-750; Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, s. 314-315; İ. Güven Kaya, Derviş Şemsî Deh Murg (mezuniyet tezi, 1968), İÜ Ed.Fak. Genel Kitaplığı, THT, nr. 199; Agâh Sırrı Levend, “Divan Edebiyatında Hikâye”, TDAY Belleten (1967), s. 107; Hasan Aksoy, “Derviş Şemsî, Dehmurg ve Bazı Notlar”, İlim ve Sanat, sy. 28, İstanbul 1991, s. 63-64; TDEA, II, 262.

Hasan Aksoy