DERVİŞ ÖMER EFENDİ

XVI ve XVII. yüzyıllarda yaşayan ünlü Türk mutasavvıfı, hânende ve bestekâr.

Hayatıyla ilgili çok az kaynakta bilgi bulunmakta ve bunlar arasında zamanımıza ulaşan en geniş bilgiyi Evliya Çelebi vermektedir. Seyahatnâme’deki “Tokatlı” kaydından Tokatlı olduğu anlaşılmaktadır. Ebû İshakzâde Mehmed Esad Efendi ise onun İstanbul’da doğduğundan ve orada yerleştiğinden bahseder. Bunlardan hareketle Tokat’ta doğup küçük yaşta İstanbul’a geldiği ileri sürülebilir. Derviş Ömer, ünlü mutasavvıflardan ders alarak kendisini bu sahada yetiştirdi ve daha sonra Mısır’a gitti. Kahire’de Gülşeniyye tarikatının kurucusu İbrâhim Gülşenî’nin (ö. 940/1534) sohbetlerine katıldı ve ondan hilâfet aldı. Dönüşünde II. Selim devrinde (1566-1574) şeyhliğe tayin edildi. Mûsikideki temel bilgileri bu sırada devrin üstatlarından elde etti ve giderek bu sahada da söz sahibi oldu. Osmanlı sarayında hükümdarlardan yakın ilgi gördü ve birçoğunun meclislerine katıldı. Sonraları musâhib-i şehriyârîler arasında yer aldı. Mûsiki kabiliyetinin yanı sıra tabii bir ses güzelliğine de sahip olan Derviş Ömer, hânendelikteki şöhreti üzerine sarayın serhânendeliğine getirildi. Rivayete göre 140 yaşında vefat etmiştir.

Kanûnî Sultan Süleyman ile (1520-1566) IV. Murad (1623-1640) arasındaki sekiz padişah devrinde yaşayan, bunlardan yedisinin sohbetinde bulunan Derviş Ömer Kanûnî’nin Sigetvar seferine de katıldı. Asrının önemli simalarından ve büyük bestekârlarından olan Derviş Ömer’in şöhretinin en parlak dönemi, aynı zamanda serhânendeliğini yaptığı IV. Murad’ın saltanat yıllarına rastlar. Kendisine “peder” diye hitap eden hükümdardan büyük itibar gördü. Bu arada padişahın Murâdî mahlası ile yazdığı gazellerden birini eviç makamında besteledi. Derviş Ömer’in mûsikide birçok talebe yetiştirdiği muhakkaktır. Enderun’daki hocalığı sırasında Evliya Çelebi de onun talebesi olmuştur. Ancak mûsikideki en meşhur talebesi, bestekâr ve hânende Galatalı Vehbî Osman Efendi’dir. Eserlerinden zamanımıza eviç makamında üç hâneli bir dinî peşrevi ulaşabilmiştir.

Gülşenî Derviş Ömer Efendi’yi, Lâle Devri’nin ünlü tanburî, hânende ve bestekârlarından olan Derviş Ömer ile karıştırmamak gerekir.

BİBLİYOGRAFYA:

Evliya Çelebi, Seyahatnâme, I, 632-633, 634; X, 297; Esad Efendi, Atrabü’l-âsâr, İÜ Ktp., TY, nr. 6204, vr. 15b; H. G. Farmer, Turkish Instruments of Music in the Seventeeth Century, Glaskow 1937, s. 4; Ergun, Antoloji, I, 32, 129; Ezgi, Türk Musikisi, V, 296; Abdülbâki Gölpınarlı, Mevlevî Âdâb ve Erkânı, İstanbul 1963, s. 96-97; Ahmed Refî, “Enderunlu Şairler, Hattatlar ve Musiki San’atkârları Tezkiresi” (nşr. Rıfkı Melûl Meriç), İstanbul Enstitüsü Dergisi, İstanbul 1956, s. 149-153; Öztuna, BTMA, II, 176-177.

Nuri Özcan