DERBİZÜBEYDE

(درب زبيدة)

Kûfe ile Mekke arasında tarihî kervan yolu.

İlk dönem Abbâsî halifeleri, özellikle Ebü’l-Abbas es-Seffâh (750-754), Muhammed el-Mehdî (775-785) ve Hârûnürreşîd (786-809) yolcularla hacıların faydalanmaları için yol hizmetlerine itina göstererek Kûfe-Mekke güzergâhında dinlenme yerleri yaptırıp buralara su temin ettiler; yol boyunca kuyular açıldı, sarnıçlar yapıldı, işaret taşları dikildi, yangın gözetleme ve haberleşme kuleleri inşa edildi. Şam’dan sonra Bağdat’ın Abbâsîler’in başşehri olarak ortaya çıkması (766) üzerine bu yeni hilâfet merkeziyle Mekke arasında ticarî, siyasî ve dinî ihtiyaçların zorladığı bir bağlantının kurulması mecburiyet haline geldi ve Mekke-Kûfe yolu kuzeye doğru uzatılıp Bağdat’a bağlandı. Bu yolu kullanarak birçok defa hacca giden Halife Hârûnürreşîd ile karısı Zübeyde Hanım yollardaki hizmetleri geliştirmek istediler; özellikle Zübeyde Hanım çok gayret sarfetti, sarnıçlar, kuyular, dinlenme ve konaklama yerleri yaptırdı. Onun hacılar ve ticaret kervanları için yaptığı bu hizmetler sebebiyle bu yol halk arasında Derbizübeyde adıyla meşhur oldu, ayrıca üzerindeki bazı yerlere de Zübeydiye denildi.

Derbizübeyde Irak’ta Kûfe’den başlayıp 190 km. sonra Necid bölgesinde Asâmin vadisinden Suudi Arabistan’a girer ve bazı eski kervan yollarını takip ederek Hicaz’a vardıktan sonra Vâdiyân, Vâdîsirhan, Nefûd, Vâdîbâtın, Vâdîrum üzerinden ve Hicaz dağlarının eteklerinden Mekke’ye ulaşır. Kûfe ile Mekke’yi birbirine bağlayan Derbizübeyde üzerinde on üçü Irak, seksen altısı Suudi Arabistan toprakları içinde kalan doksan dokuz konaklama merkezi bulunmaktadır. Bu merkezler arasındaki uzaklıklar arazinin topografik durumuna göre değişir. Derbizübeyde üzerindeki tarih ve arkeoloji bakımından en çok dikkat çeken konaklama merkezi, Medîne-i Münevvere’nin yaklaşık 200 km. doğusunda bulunan Rebeze’dir. Buradaki sarnıçlarla kuyular ve binalar ilk dönem İslâm mimarisi açısından büyük önem taşımaktadır. Yapılan arkeolojik kazılarda ilk döneme ait çanak çömlek, sikkeler, çeşitli metal ve cam eşya, mücevherat, işlemeli ağaç ve fildişi parçalar ve kitâbeler bulunmuş, bunlar Riyad’da Kral Suud Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Müzecilik Bölümü’ne bağlı müzede muhafaza altına alınmıştır. Yapılan ilmî tesbitler sonunda Derbizübeyde’nin su çıkması ihtimali büyük olan sığ toprakları takip ettiği görülmüştür. Bütün yol boyunca doksan kadar su sarnıcına rastlamak mümkündür; değişik hacim ve özellikte olan bu sarnıçların en büyüğü 50 m. çapındadır. Bugün kullanılmayan dinlenme merkezlerinde önceki dönemlere ait çeşitli kalıntılarla temeller görülmekte ve yapıların, özellikle sarnıçların hacminden bir dinlenme merkezinin büyüklüğünü ve önem derecesini anlamak mümkün olmaktadır. Bu merkezlerde, en eskileri Vâdîşâmiye ile Keşne’de bulunan 40 (660-61) ve 56 (675-76) tarihli bazı kûfî kitâbelere de rastlanmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Harbî, el-Menâsik ve emâkin turûki’l-hâc ve meǾâlimi’l-Cezîre (nşr. Hamed el-Câsir), Riyad-Beyrut 1969, s. 300, 312, 318, 343, tür.yer.; İbn Cübeyr, er-Rihle (nşr. M. J. de Goeje), Leiden 1894, s. 205-206, 245; İbn Hallikân, Vefeyât, II, 70; A. Musil, The Northern Negd, New York 1928, s. 230-231; a.mlf., Northern Hegaz, New York 1926, s. 190, 191, 192; Sa‘d Abdülazîz er-Râşid, Darb Zubaydah: The Pilgrim Road from Kufa to Mecca, Riyad 1980; a.mlf., Al-Rabadhan: A portrait of Early Islamic Civilization Arabia, Riyad 1986; James Knudstad, “The Darb Zubayda Project: 1396/1976, Preliminary Report on the First Phase”, Atlal, I, Riyad 1397/1977, s. 41-68; Ahmad Husain Sharafaddin, “Some Islamic Inscriptions Discovered on the Darb Zubayda”, a.e., s. 69-70; Khalid al-Dayel – Salah al-Helwa, “Preliminary Report on the Second Phase of the Darb Zubayda Reconnaissance 1397/1977”, a.e., II (1398/1978), s. 51-64.

Sa‘d Abdülazîz er-Râşid