DELÂİLÜ’l-HAYRÂT

(دلائل الخيرات)

Şeyh Muhammed b. Süleyman el-Cezûlî (ö. 870/1465) tarafından derlenen salavat mecmuası.

Türkler arasında daha çok Delâǿil-i Şerîf, Delâǿil-i Hayrât ve Delâǿil diye bilinen risâlenin tam adı Delâǿilü’l-hayrât ve şevâriku’l-envâr fî zikri’s-salât Ǿale’n-nebiyyi’l-muhtâr’dır. Şâzeliyye tarikatının Cezûliyye kolunun kurucusu olan Şeyh Cezûlî’nin bu risâlesi müridleri arasında bir tarikat evrâdı olarak çok okunmuş ve dolayısıyla çok sayıda istinsah edilmiştir. Eserin nüshaları arasında bazı farklar görüldüğünden Cezûlî’nin müridi ve halifesi Ebû Abdullah es-Sehlî farklılık gösteren nüshaları düzenleyerek vefatından sekiz yıl önce şeyhine sunmuş, şeyh de bu fazlalıkların bir bölümünü Delâǿil metnine dahil etmiştir. Delâǿil’in bu tür nüshalarına “nüsha-i dâhiliyye-i Sehliyye”, satırların dışına kaydettiği fark ve fazlalıkları ihtiva eden nüshalarına ise “nüsha-i hâriciyye-i Sehliyye” adı verilmiştir. Delâǿil’in Sehlî tertibi olmayan nüshaları da mutemet olan ve olmayan diye ikiye ayrılır. Mutemet olanların satır içine yazılanına “mu‘temede-i dâhiliyye”, satır dışına yazılanına “mu‘temede-i hâriciyye” denir. Mutemet olmayanlar ise daima satır dışına yazılır. Bu farklar “sin”, “gayın” ve “mim” harfleriyle gösterilir. Bu durum eserin metnine verilen değeri açık bir şekilde göstermektedir.

Delâǿil’i sadece Cezûliyye veya Şâzeliyye mensupları değil diğer tarikat mensupları, hatta bir tarikata bağlı olmayan müslümanlar dahi faziletine inanarak düzenli bir biçimde okumuşlardır. Önsözünde, salavatı belli zamanlarda düzenli bir şekilde okuyanların çok sevap


kazanacakları, Hz. Peygamber’in şefaatına nâil olacakları, günahlarının affedileceği, kötü huyları terkedip iyi huylar edinecekleri, maddî ihtiyaçlarının karşılanacağı ve dünya işlerinin düzeleceği belirtilmiştir. Bu salavatı düzenlemiş olması sebebiyle Cezûlî’nin kabrinin misk gibi koktuğuna inanılır.

Delâǿil’in yazılış sebebini anlatan bir menkıbeye göre kerâmet sahibi bir kız çocuğu, Cezûlî’ye bu mertebeye Hz. Peygamber’e salavat okuyarak ulaştığını söylemiş, ancak onun ısrarına rağmen bu salavatın metnini kendisine söylemeyip belli salavatların içinde bulunduğunu ifade etmiş, bunun üzerine Cezûlî bütün meşhur salavatları derleyip kıza göstermiş, kız da söz konusu salavatın bu derlemede birkaç defa geçtiğini bildirmiştir. Diğer bir menkıbeye göre ise Cezûlî’nin bu eseri yazmasına kerâmet sahibi olan hanımı sebep olmuştur.

Delâǿil her gün, gün aşırı, dört günde veya haftada bir defa olmak üzere beş tertip üzere okunur. Okumaya pazartesi günü başlanır; hangi gün nerelerin okunacağı sayfa kenarına not edilmiştir. Delâǿil’i okumaya başlamadan önce niyet ve istiğfar etmek, esmâ-i hüsnâ okumak, başlama ve bitirme duası yapmak âdâbdandır. Delâǿil okumak için izin almak gerektiğine, izinsiz okuyanların çıldırdıklarına dair söylentilerin aslı yoktur. Fakat ehlinden usulüne göre Delâǿil okumanın öğrenilmesi tavsiye edilir.

Kuzey Afrika’da ve özellikle Anadolu’da büyük bir rağbet gören Delâǿil, Mısır ve İstanbul’da 1260-1320 (1844-1902) yılları arasında on dört defa basılmıştır (bk. Karatay, Arapça Basmalar, s. 441). Risâlenin ayrıca Petersburg’da yapılmış bir baskısı bulunmaktadır (1258/1842).

Birçok şerhi yapılan (bk. Keşfü’z-zunûn, I, 759; Brockelmann, GAL, II, 328; GAL Suppl., II, 360) eserin Türkçe şerhleri de vardır. Bunların en meşhuru Kara Dâvudzâde Mehmed Efendi’nin (ö. 1170/1756) yaptığı şerh olup Tevfîku muvaffikı’l-hayrât fî îzâhi meânî Delâili’l-hayrât (Tevfîku muvaffıki’l-hayrât li-neyli’l-berekât fî hidmeti menbai’s-saâdât) adını taşıyan bu eser birçok defa basılmıştır (bk. Özege, Katalog, IV, 1645; Türkçe tercüme ve şerhler için bk. Osmanlı Müellifleri, I, 399). Kara Dâvudzâde diğer kaynaklardan aktardığı tasavvufî menkıbe ve bilgilerle eserin hacmini oldukça genişletmiştir (İstanbul 1254, 897 sayfa).

Şeyh Hasan el-Adevî’nin Bulûgu’l-müsirrât Ǿalâ Delâǿili’l-hayrât (Mısır 1289), Muhammed Mehdî el-Fâsî’nin MetâliǾu’l-müsirrât bi-cilâǿi Delâǿili’l-hayrât (Mısır 1298) adlı Arapça şerhleri basılmıştır

BİBLİYOGRAFYA:

Muhammed Mehdî el-Fâsî, MümettiǾu’l-esmâǿ fî zikri’l-Cezûlî, Fas 1313, s. 2-33; Keşfü’z-zunûn, I, 759; el-Hulelü’s-sündüsiyye, I, 280; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 331; Îzâhu’l-meknûn, I, 340; Osmanlı Müellifleri, I, 399; Brockelmann, GAL, II, 327-328; Suppl., II, 359-360; Nebhânî, Kerâmâtü’l-evliyâǿ, I, 165; Karatay, Arapça Basmalar, s. 441; Özege, Katalog, IV, 1645.

Süleyman Uludağ