CÜNDİŞÂPÛR

جنديشاپور

İran’ın Hûzistan bölgesinde eski bir şehir.

Tarihi çok eskilere dayanan Cündişâpûr (Arapça’da Cündîsâbûr), Sâsânî hükümdarlarından I. Şâpûr b. Erdeşîr (241-273) tarafından Kâzerûn yakınlarında Sûs ile Hemedan şehirlerini birbirine bağlayan yol üzerinde kurulmuştur. Kelime Pehlevîce “Vendîv Şâpûr”un (Şâpûr tarafından alınmış) Arapçalaşmış şeklinden ibarettir.

Romalılar ile Sâsânîler arasında çıkan savaşta I. Şâpûr, Roma İmparatoru Valerian’ı yenerek ordusunu esir aldı. Esirlerle birlikte Suriye’deki sanatçılar, işçiler


ve bilginlerden oluşan kalabalık bir grubu da Cündişâpûr’a yerleştirdi. III. Şâpûr zamanında (383-388) Cündişâpûr’da peygamberlik iddiası ile ortaya çıkan Mani I. Behram (420-438) tarafından öldürüldü ve derisi Cündişâpûr kapılarından birine asıldı. Mezhep anlaşmazlıkları yüzünden 489’da Edessa’dan (Urfa) sürülen Nestûrîler ile putperest kabul edildikleri için 529’da Atina’dan sürgün edilen Yeni Eflâtuncu sekiz felsefeci Cündişâpûr’a yerleşmişti. Böylece hıristiyan, Suriyeli, Hintli, Yunanlı ve İranlı bilim adamları burada toplandı. İslâm âleminde Enûşirvân-ı Âdil diye bilinen I. Hüsrev (531-579) Cündişâpûr’da felsefe, tıp ve diğer ilimlerin okutulduğu bir mektep kurmuş ve onun zamanında şehir büyük bir ilim merkezi haline gelmiştir. Aristo ve Eflâtun’un bazı eserleriyle Kelîle ve Dimne bu devirde Farsça’ya çevrildi. Yine bu dönemde Pehlevî edebiyatı altın çağını yaşadı. I. Hüsrev’in kurmuş olduğu tıp okulunda Hintli doktorlar yanında Yunanlı doktorlar da görev yaptılar. Ârâmîce öğretim yapan okul Hint ve Yunan kültüründen etkilenmiş, daha sonra müslüman tıp kültürünün oluşmasında önemli bir rol oynamıştır.

Hz. Peygamber zamanında meşhur bir Arap doktoru olan Hâris b. Kelede’nin Cündişâpûr’da tıp tahsili gördüğü rivayet edilir. Cündişâpûr Hz. Ömer zamanında Ebû Mûsâ el-Eş‘arî tarafından barış yoluyla alındı (17/638). Hz. Ömer Bişr b. Muhtefez’i buraya vali tayin etti. Cündişâpûr müslümanların eline geçtikten sonra da önemini korudu ve şehirde birçok âlim yetişti. Muâviye b. Ebû Süfyân’ın doktoru İbn Esâl en-Nasrânî Cündişâpûr’da yetişmişti. Cündişâpûr tıp okulu temsilcileri Abbâsî sarayında daima özel bir saygı gördüler. Halife Mansûr midesinden rahatsızlanınca Cündişâpûr Tıp Okulu’nun hocalarından hastahanenin baştabibi Curcîs b. Cibrâîl b. Buhtîşû‘ Bağdat’a çağırıldı (765). Yerine oğlunu bırakarak Bağdat’a gelen Curcîs burada dört yıl kaldı ve 769’da halifeden izin alarak Cündişâpûr’a döndü.

Cündişâpûr’daki hastahanede ilmî tedavi metotları mahallî tedavi şekilleriyle birleştiriliyordu. Burada yetişmiş ve tıp alanında çeşitli eserler vermiş olan hekimlerden bazıları şunlardır: Curcîs b. Cibrâîl b. Buhtîşû‘, Buhtîşû‘ b. Curcîs, Cibrâîl b. Buhtîşû‘, Buhtîşû‘ b. Cibrâîl, Sâbûr b. Sehl. Cündişâpûr’da tıp okulunun dışında felsefe ve din eğitimi yapan okullar da vardı.

Saffârîler’in kurucusu Ya‘kub b. Leys es-Saffâr 867 yılında başlattığı isyan sonunda İran’da bazı bölgeleri idaresi altına aldı ve Cündişâpûr’u başşehir yaptıktan iki yıl sonra burada öldü (879).

Abbâsî halifelerinin zayıflığından faydalanan Büveyhîler emîrülümerâ unvanıyla İsfahan ve Hûzistan bölgesinde hâkimiyet kurmaya başladılar. Cündişâpûr’u da Saffârîler’den aldılar. Büveyhîler’den Bahâüddevle ile kardeşi Samsâmüddevle arasında çıkan anlaşmazlık sonucu Samsâmüddevle Hûzistan bölgesini işgal etti (993). Bahâüddevle’nin Türk beyi Togan bu eyaleti geri almaya muvaffak olduysa da Samsâmüddevle onları Hûzistan’dan çıkardı. 998’de Samsâmüddevle öldürülünce bölge Bahâüddevle’nin eline geçti. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey 1055’te Bağdat’a girerek Büveyhî hâkimiyetine son verdi ve Cündişâpûr Selçuklular’ın eline geçti. Ancak Selçuklular zamanında da Hûzistan bölgesinde devam eden savaşlar yüzünden Cündişâpûr gittikçe artan bir hızla önemini kaybetti. Hekimler şehri terkedip Bağdat Bîmaristanı’nda görev aldılar.

İbn Havkal ve Makdisî Cündişâpûr’u tarıma elverişli, hurması, suyu bol verimli bir şehir olarak tanıtırlar. Yâkūt ise kendi zamanında mahiyeti bilinmeyen bazı kalıntılarının bulunduğundan bahseder. Buna göre şehir XIII. yüzyıl civarında tamamen metrûk idi. Cündişâpûr’un yıkıntıları bugün İran’ın Şahâbâd şehri yakınlarındadır. Cündişâpûr adı verilen üniversite ise Ahvaz’dadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Belâzürî, Fütûĥ (Rıdvân), s. 375, 377; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), bk. İndeks; İbn Havkal, Sûretü’l-arz, II, 250, 252, 253; Makdisî, Ahsenü’t-tekāsîm, s. 408-409; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, II, 170; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, I, 386, 388, 390; II, 548, 551-553; VII, 291, 390; XI, 133, 196; İbn Ebû Usaybia, ǾUyûnü’l-enbâǿ, Beyrut, ts. (Dâru Mektebeti’l-Hayat), s. 161 vd., 171 vd., 183-230; Ebü’l-Ferec, Târîħu muħtasari’d-düvel (nşr. A. Sâlihânî), Beyrut 1890, s. 76, 92, 124; Müstevfî, Târîħ-i Güzîde (Browne), s. 373 vd.; Hudûdü’l-Ǿâlem (Minorsky), s. 25, 131, 381-382; Kalkaşendî, Subĥu’l-aǾşâ, IV, 341; P. K. Hitti, A Short History of the Near East, Princeton 1965, s. 87-89, 125; G. Le Strange, The Lands of the Eastern Caliphate, London 1966, s. 233, 238, 247; Sarton, Introduction, I, 435-436; L. Leclerc, Histoire de la médecine arabe, Paris 1876, I, 27, 87, 92-93, 557-559; Ahmed Îsâ Bek, Târîħu’l-bîmâristânât fi’l-İslâm, Beyrut 1401/1981, s. 61-65; M. A. Aziz, “Hospitals and Medical Aid in the Muslim Period”, Studies in History of Medicine, I/2, New Delhi 1977, s. 110-117; Aydın Sayılı, “The Emergence of the Prototype of the Modern Hospital in Medieval Islam”, a.e., IV/2 (1980), s. 112-118; CI. Huart, “Cündişâpur”, İA, III, 239; a.mlf. – Aydın Sayılı, “Gondeshapūr”, EI² (İng.), II, 1119-1120; D. M. Dunlop, “Bīmaristān”, a.e., I, 1223.

Recep Uslu