ÇUKUR HAMAM

Manisa’da şehrin Beylikler dönemine ait en eski hamamı.

Saruhanoğulları Beyi Muzafferüddin İshak Çelebi’nin (ö. 1388) Manisa dağı eteğinde Sandıkkale tepesi yamacında inşa ettirdiği Ulucami Külliyesi’nin bir parçasıdır. Caminin kuzeydoğusunda ve 50 m. kadar uzağında yer alan yapı bugün harap durumdadır. Her ne kadar kuzeyinden geçen Ulutepe caddesi yapı ile aynı seviyede ise de daha önce yol seviyesi yapının güneyinde ve batısında olduğu gibi yüksekte bulunduğundan hamam çukurda kalmış ve bu yakıştırma adla anılagelmiştir. Hamam yamaçta olduğu için bugün de yarı yarıya toprak seviyesinden aşağıda kalmıştır.

Yapının kitâbesi yoktur, ancak Ulucami’ye ait bir vakıf eser olduğu bilinmektedir. Aslı kaybolduğundan Fâtih Sultan Mehmed tarafından yeniden tanzim ettirilip yazdırılan vakfiyede akar olarak belirtilmiş iki hamamdan biridir. XIV. yüzyılda bu hamamın içinde önemli bir olay cereyan etmiştir. Yıldırım Bayezid ile Timur arasındaki mücadelelerden sonra Saruhanoğulları’ndan Hızır Şah (1403-1410) Çelebi Sultan Mehmed’e cephe alarak Şehzade Îsâ Çelebi’nin tarafını tutunca, Çelebi Mehmed 1410 yılında Manisa’yı zaptedip Saruhan Beyliği’ne son vermiştir. Rivayete göre şehrin ele geçirilmesi sırasında Hızır Şah bu hamamda eğlenmekte iken yakalanmış ve idam edilmiştir.

Hamamın bazı kısımları XVII. yüzyıl başında yıkılmaya yüz tutmuş ve tamire muhtaç hale gelmiştir. Çeşitli devirlerde yapının dış cephelerinde yapılan onarımlar binanın esas biçimini bozmamıştır. Çukur Hamam küçük ve asimetrik bir plan arzeder. Sıcaklık ve halvet düzenlemesi bakımından örneklerine çok sık rastlanan haçvari dört eyvanlı ve köşe hücreli tipte inşa edilmiş bir yapıdır. Batı cephesinde bulunan bir kapıdan kare planlı, üzeri büyük bir kubbe ile örtülü soyunma yerine girilir. Bu bölümün kubbesi sekizgen kasnaklı olup ortasında aydınlık feneri vardır. Duvardaki çamaşır nişleri tuğladan ve sivri kemerlidir. Soyunma kısmı, üç kenarından 0,5 metrelik bir seki ile ortadaki havuzu kuşatır. Mermer fıskiyeli havuzun sadece su haznesi kalmıştır.

Kuzey taraftaki kapı ile sonraları helâ olarak kullanılan küçük bir ara mekâna, buradan da bir kapı vasıtası ile ılıklığa geçilir. Bu kare planlı mekân, geçişleri Türk üçgenleriyle sağlanmış bir kubbe ile örtülüdür. Bu bölümün üç yönünde seki, iki duvarında da nişler bulunur. Ilıklığın güneyindeki küçük bir mekândan ibaret halvet, hamamdan nisbeten tecrit edilmiş özel bir bölüm halindeki bey kurnasıdır.

Ilıklığın doğu duvarında bulunan kapıdan sıcaklığa geçilir. Haçvari planlı sıcaklık dört eyvanlı ve dört köşesi halvetlidir. Bugün bir kısmı sağlam durumda olan halvet kubbelerinde geçişlerin üçgenlerle sağlandığı görülmektedir. Giriş eyvanının kuzeyindeki halvet alçak bir duvarla bölünmek suretiyle Mûsevî müşterilerin kullandığı “batak” adı verilen küçük havuzlu bir mekân haline getirilmiştir. Bu tâdilât, Ulucami’nin kuzeyindeki meyilli araziyi içine alan ve şehrin Mûsevî halkının oturduğu mahalle sakinleri için yapılmış olmalıdır. Sıcaklığın mermer göbek taşı ve kurnalarından bazıları durmakta olup ana kubbesi yıkılmıştır. İnce uzun tonozlu bir mekân olan külhan güneydedir ve üst sokağa bakmaktadır. Yapı moloz taş ve tuğladan inşa edilmiş, bazı kısımlarında Bizans dönemine ait mermer parçaları dolgu olarak kullanılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Hoca Sâdeddin, Tâcü’t-tevârîh (s. nşr. İsmet Parmaksızoğlu), Ankara 1975, II, 25; İbrahim Gökçen, Manisa Tarihinde Vakıflar ve Hayırlar, İstanbul 1946, tür.yer.; a.mlf. – Çağatay Uluçay, Manisa Tarihi, İstanbul 1939, s. 40; M. Çağatay Uluçay, Saruhanoğulları ve Eserlerine Dair Vesikalar, İstanbul 1940-46, II, 88; a.mlf., “Saruhan-oğulları”, İA, X, 243; a.mlf. – Besim Darkot, “Manisa”, a.e., VII, 290; Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 88; Semavi Eyice, “İznik’de Büyük Hamam ve Osmanlı Hamamları Hakkında Bir Deneme”, TD, XI/15 (1960), s. 99-120; Nusret Köklü, “Saruhanlılar Devrinde Manisa-3”, Manisa Dergisi, sy. 6, İzmir 1983, s. 14-15, 28-29, rs. 16-17; Hakkı Acun, “Manisa İshak Çelebi Külliyesi”, VD, XIX (1985), s. 138-139, rs. 22, çz. 3.

Enis Karakaya