ÇİVİZÂDELER

XV-XVIII. yüzyıllarda birçok âlim yetiştiren tanınmış bir Osmanlı ailesi.

Aslen Menteşeli olan ailenin bu lakabı müderris ve hattat Çivi İlyas Efendi’den gelmektedir. “Çivi” lakabını ne münasebetle aldığı bilinmeyen İlyâs Efendi’nin künyesi Müstakimzâde tarafından İlyas Şehîd b. Mehmed b. İlyâs b. el-Hâc Ömer olarak (Tuhfe, s. 132) verilmiştir. Kendisi gibi hattat olan kardeşi Mustafa Efendi hakkında fazla bilgi bulunmamakta; ancak İlyas Efendi’nin ölümü üzerine (900/1494-95) yeğeni Muhyiddin’i himaye için kardeşinin hanımı ile evlendiği ve bir süre sonra yeğeniyle birlikte İstanbul’a gittiği, 911’de de (1505-1506) vefat ettiği bilinmektedir (a.g.e., s. 538).

Ailenin tanınmasında, İlyas Efendi’nin oğlu Şeyhülislâm Muhyiddin Mehmed Efendi (bk. ÇİVİZÂDE MUHYİDDİN MEHMED EFENDİ) ile torunu Şeyhülislâm Mehmed Efendi’nin (bk. ÇİVİZÂDE MEHMED EFENDİ) önemli rolü olmuştur. Aile Çivi İlyas’ın biri şeyhülislâm, diğeri defterdar olan oğullarından iki kol halinde devam etmiştir.

Şeyhülislâm Muhyiddin Efendi’nin kaynaklarda adı belirtilmeyen kızı Şeyhülislâm Hâmid Efendi ile evlendi, böylece Hâmid Efendi “Çivizâde Damadı” olarak da tanındı. Muhyiddin Efendi’nin oğlu Şeyhülislâm Mehmed Efendi’nin Mehmed ve Ümmü Gülsüm adında iki çocuğu bilinmektedir. Mehmed Efendi, Şeyhülislâm Sun‘ullah Efendi’den mülâzim olup daha sonra kızıyla evlendi. Süleymaniye Medresesi müderrisliğine kadar yükseldikten sonra 1614’te kadılığa geçerek Şam, Mısır, Galata, Bursa, Edirne, İstanbul kadılıklarında; Anadolu ve Rumeli kazaskerliklerinde bulunduktan sonra 1648 yılında görevden ayrıldı. Kendisine önce Tatar Pazarcığı, ardından Ankara kadılığı arpalık olarak verildi, Mehmed Efendi 1061’de (1651) vefat etti (Şeyhî, I, 195-196). Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmayan Ümmü Gülsüm’ün ise babasından önce vefat ettiği, Zeyrek’te Çivizâde veya Ümmü Gülsüm adıyla anılan caminin bu hanım için babası tarafından yaptırıldığı bilinmektedir (Ayvansarâyî, I, 77).

Mehmed Efendi’nin oğlu Abdullah Efendi, Karaçelebizâde Abdülaziz Efendi’den mülâzim olduktan sonra Süleymaniye müderrisliğine kadar yükseldi. 1692’de kadılığa geçerek Kudüs, Şam, Edirne ve Mekke kadılıklarında ve iki defa fiilen Anadolu kazaskerliğinde bulunup Rumeli kazaskerliği pâyesini aldı. Değişik kazalar kendisine arpalık olarak verildi. 1725’te vefat eden Abdullah Efendi Eyüp Camii civarına defnedildi (Şeyhî, II, 600-602).

Çivi İlyas Efendi’nin diğer oğlu Ahdî Çelebi çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 1547’de başdefterdarlığa kadar yükseldi (Sicill-i Osmânî, III, 407). “Bitlice” lakabıyla tanınan oğlu Mustafa Efendi, amcası Şeyhülislâm Muhyiddin Efendi’den mülâzim oldu. Gebze’de Çoban Mustafa Paşa Medresesi müderrisi iken 1565’te genç yaşta vefat etti ve Eyüp’te amcasının yanına defnedildi (Atâî, s. 44). Ahdî Çelebi’nin ikinci oğlu Mahmud ise ilmiye mesleğinde yetişip çeşitli medreselerde müderrislik yaptıktan sonra Trablusşam kadısı oldu. Sultan Selim ve Süleymaniye Külliyesi evkafına mütevelli tayin edildi. Daha sonra ilmiyeden defterdarlığa geçen Mahmud Paşa, son olarak Aydın ve Rodos sancak beyliklerinde bulundu ve 978’de (1570-71) vefat etti (Sicill-i Osmânî, IV, 313). 938 yılında (1531-32) doğan, medrese tahsilinden sonra Abdurrahman Efendi’den mülâzim olan üçüncü oğlu Ali Efendi, çeşitli medreselerde müderrislik ve Rodos’ta müftülük yaptıktan sonra Bursa ve İstanbul kadılıklarında bulundu; 1592’de vefat etti ve Bitlice Mescidi hazîresine defnedildi (Atâî, s. 317). Oğlu Abdullah Efendi 977 (1569-70) yılında doğdu. Medrese tahsilinden sonra Hoca Sâdeddin Efendi’den mülâzim oldu. Süleymaniye ve Dârülhadis müderrisliklerine kadar yükseldikten sonra kadılığa geçerek Selânik, Bursa, Mısır, Mekke, Eyüp, Edirne ve İstanbul kadılıklarında, iki defa Anadolu kazaskerliğinde bulundu. 1629’da vefat etti ve Bitlice Mescidi hazîresine defnedildi (a.g.e., s. 725).

Abdullah Efendi’nin oğlu olan ve şiirlerinde Nazmî mahlasını kullanan Ali Nazmî Efendi, medrese tahsilinden sonra Hocazâde Mehmed Efendi’den mülâzim oldu. Sahn-ı Semân, Ayasofya ve Süleymaniye medreselerinde müderrislikten sonra bir süre Filibe kadılığı yaptı. 1634 yılında vefat etti ve Bitlice Mezarlığı’na defnedildi (a.g.e., s. 757). Ali Nazmî Efendi’nin oğlu Mehmed Efendi medrese


tahsilinden sonra Şeyhülislâm Yahyâ Efendi’den mülâzim oldu. Süleymaniye müderrisliğine kadar yükseldikten sonra 1663’te Mekke kadısı oldu ve aynı yılın sonunda vefat etti.

Çivizâdeler’in biri Eyüp Sultan Camii civarı, diğeri de Sultan Selim semtinde Bitlice Mescidi hazîresi olmak üzere başlıca iki yerde medfun oldukları bilinmektedir. XVIII. yüzyıldan itibaren ailenin adını devam ettiren tanınmış simaların artık çıkmadığı görülmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Mecdî, Şekāik Tercümesi, s. 446; Atâî, Zeyl-i Şekāik, s. 44, 292, 317, 725, 757; Şeyhî, Vekāyiu’l-fuzalâ, I, 195-196; II, 600-602; Müstakimzâde, Tuhfe, s. 132, 538; Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-cevâmi‘, I, 77; Sicill-i Osmânî, III, 407; IV, 313; Şerafettin Tuncay, Çivizâde Ailesi (lisans tezi, 1950), İÜ Ktp., nr. 1872; M. Cavid Baysun, “Çivi-zâde”, İA, III, 438; V. L. Ménage, “Ciwizāde”, EI² (İng.), II, 56.

Mehmet İpşirli