CEZERÎ KASIM PAŞA CAMİİ

İstanbul Eyüp’te XVI. yüzyıl başlarına ait cami.

Akarçeşme Camii olarak da anılan bu cami Eyüp semtinde Nişancı mahallesinde, Zalmahmutpaşa caddesiyle Akarçeşme sokağı köşesindedir. Bânisi nişancılık, defterdarlık ve vezirlik görevlerinde bulunmuş Cezerî lakabıyla tanınan Kasım Paşa’dır. Ölüm tarihiyle ilgili olarak kaynaklarda farklı bilgiler verilmekte, bu da muhtemelen, aynı dönemde yaşamış Koca, Evliya ve Güzelce lakapları ile anılan diğer Kasım paşalarla karıştırılmasından ileri gelmektedir. Hüseyin Ayvansarâyî, Vefeyât-ı Selâtîn’inde Cezerî Kasım Paşa’nın 890’da (1485) vefat ettiğini bildirirse de Selânik’te kendi adını taşıyan Kāsımiyye Camii’nin 898’de (1492-93) kiliseden camiye çevrildiği bilinmektedir. Hadîkatü’l-cevâmi‘ adlı eserinde ise aynı müellif Cezerî Kasım Paşa Camii’nin inşa tarihini 921 (1515) olarak göstermiştir. Cami ilk yapıldığında yanında ahşap bir medrese ile fevkanî bir sıbyan mektebi vardı. Caminin cümle kapısı üstündeki kitâbe 1238 (1822-23) tarihli olduğuna göre bunun bir tamirde konulduğu anlaşılmaktadır. Avludaki şadırvan da 1266 (1849-50) yılında Hatice Sultan’ın kethüdâsı Mehmed Efendi tarafından yaptırılmıştır.

Cezerî Kasım Paşa Camii bir avlu içinde inşa edilmiş kare planlı bir binadır. Dört sütuna dayanan kemerlere oturmuş üç kubbeli üç bölümden ibaret son cemaat yerini takip eden, dıştan 11,20x11,20 m. ölçüsündeki harim, geçişi pandantiflerle sağlanmış 8,80 m. çapında tek kubbe ile örtülüdür. Duvarların yapımında tuğla ve kesme taş kullanılmıştır. Biçim ve ölçüleri bakımından Sultanahmet’teki Fîruz Ağa, Fâtih’teki İskender Paşa camilerine benzeyen bu ibadet yerinde cümle kapısı esas eksen üzerinde yani ortada olmayıp son cemaat yerinin en sağdaki bölümü karşısındadır. Minaresi ise taştandır ve şerefe çıkması istiridye kabuğu biçiminde bir süslemeye sahiptir.

Camide dikkate değer husus, mihrabın içine ve minberin sol tarafına kaplanmış olan çinilerdir. Bunlardan biri, Osmanlı dönemi Türk çini sanatında başlı başına bir grup teşkil eden ve sayıları pek fazla olmayan Kâbe tasvirli panodur. Mihrabın solundaki pencere üstünde yer alan bu pano, kitâbesine göre İznikli Mehmed oğlu Osman tarafından 1138 Recebinde (Mart 1726) vakfedilmiştir. Her biri 25 İ 25 cm. ölçüsünde altı çiniden meydana gelen panoda, çiçekli bir çerçeve içinde oldukça gerçekçi üslûpta bir Kâbe tasviri yer alır. Kâbe tasvirinde çevredeki binaların da gösterilmiş olması ve belirli bir perspektifin bulunuşu, bu tasvirin önceki örneklere nisbetle daha ileri bir resim anlayışıyla meydana getirildiğini belli eder. Ayrıca mihrabın mukarnasları ortasına 22 Receb 1138 (26 Mart 1726) tarihini taşıyan tek bir çini yerleştirilmiş, aşağı bölmeler ise bu tarihe nazaran daha eskiye ait görünen çinilerle kaplanmıştır.

Cezerî Kasım Paşa’nın İstanbul Cağaloğlu’nda dört yol ağzının bir köşesinde bir camii daha vardı. En son şeklini 1283’te (1866-67) alan bu ibadet yeri, 1957’de hiçbir gerekçe gösterilmeksizin yıktırılıp ortadan kaldırılmış ve arsası uzun yıllar boş durduktan sonra yerine Türkiye Diyanet Vakfı tarafından eskisi gibi ahşap çatılı ve fevkanî yeni bir cami inşa edilmiştir.

Cezerî Kasım Paşa’nın Bursa’da bir medresesi ve hamamı olduktan başka bir süre vali olarak kaldığı Selânik’te de hayratı bulunduğu söylenmektedir. Gerçekten bu şehirde Türk hâkimiyetinin sona erdiği 1912’ye kadar kiliseden çevrilmiş büyük bir Kāsımiyye Camii vardı. Aslında Hagios Demetrios Bazilikası olan yapı, kitâbesine göre 898’de (1492-93) Sultan II. Bayezid vakfı olarak camiye çevrilmiş, 1918 yangınında tamamen yanmış, kısmen yıkılmış ve yirmi yıl kadar süren bir tamir ve ihyadan sonra yeniden kilise olarak açılmıştır. Bu caminin gerçek bânisinin kim olduğu, eski vakıf kayıtları üzerinde yapılacak bir araştırmadan sonra anlaşılabilir. Cengiz Orhonlu’nun


tesbitine göre Kasım Paşa’nın Kırım’da Kefe’de de bir camii vardı.

BİBLİYOGRAFYA:

Ayvansarâyî, Vefeyât-ı Selâtîn, s. 79; a.mlf., Hadîkatü’l-cevâmi‘, I, 280-281 (Cağaloğlu’ndaki diğer cami için bk. s. 79-80); Sicill-i Osmânî, IV, 47; Halil Ethem [Eldem], Camilerimiz, İstanbul 1932, s. 48-49; a.e.: Nos mosquées de Stamboul (trc. E. Mamboury), İstanbul 1934, s. 70-71, res. 20’de caminin eski bir fotoğrafı vardır; Kâzım Baykal, Bursa ve Anıtları, Bursa 1950, s. 147; Gökbilgin, Edirne ve Paşa Livâsı, s. 433-435; Semavi Eyice, Istanbul, Petit guide à travers les monuments byzantins et turcs, İstanbul 1955, s. 100, nr. 152; Tahsin Öz, İstanbul Camileri, Ankara 1962, I, 39; Yüksel, Osmanlı Mi‘mârîsi V, s. 432-434; A. Gabriel, “Les Mosquées de Constantinople”, Syria, VII, Paris 1926, s. 370; K. Erdmann, “Ka‘bah Fliesen”, Ars Orientalis, III, Washington 1959, s. 193-197; Sabih Erken, “Türk Çiniciliğinde Kâbe Tasvirleri”, VD, IX (1971), s. 314-315, rs. 30; Hakkı Göktürk, “Cezerî Kasım Paşa Camii”, İst.A, VII, 3539; C. Orhonlu, “Kāsım Pasha”, EI² (İng.), IV, 722.

Semavi Eyice