CEVÂHİRÜ’l-KELÂM

جواهر الكلام

Eş‘arî kelâmcılarından Adudüddin el-Îcî’nin (ö. 756/1355) kelâma dair muhtasar eseri.

Müellifin talebelerinden İlhanlı Veziri Gıyâseddin Muhammed b. Reşîdüddin adına kaleme alınan risâle bir giriş ve üç bölümden oluşur. Kelâm ilminin tarifi, bilginin tanımı, kısımları, nazar*la ilişkisi ve delilin çeşitlerine ayrılan girişten sonra birinci bölümde felsefenin mantık ve fizik (tabîiyyât) alanlarına giren şu konulara yer verilmiştir: Vücud-adem, mâhiyet-ma‘dûm, vücûb-imkân, kıdem-hudûs, vahdet-kesret, illet-ma‘lûl, araz ve çeşitleri, cevher ve cisimlere dair hükümler, felekler, unsurlar, arz, mürekkeb varlıklar, nefis, akıl, cin ve şeytan. İkinci bölümde Allah’ın varlığı, selbî ve sübûtî sıfatları, kulların fiilleri, vücûb alellah, Allah’ın fiilleri ve isimleri gibi konular işlenmiştir. Üçüncü bölümde nübüvvet, Hz. Muhammed’in peygamberliği, mûcize, nübüvveti inkâr eden Brahmanizm’in reddi, peygamberlerin mâsum oluşu, tafdîl, kerâmet, âhiret halleri, cennet, cehennem ve iman bahisleri incelenmiştir. Eser imâmet konusu ile son bulmaktadır. Bu konular genellikle kelâmcılarla filozofların görüşleri dikkate alınarak kısaca anlatılmış, benimsenen görüşlerin


delillerine ve karşı görüşlerin tenkidine fazlaca yer verilmemiştir. Felsefe ile kelâm konularını birleştiren müteahhir dönemin diğer kelâm kitapları gibi bu eserde de felsefe ve mantık bahislerine geniş ölçüde yer verilmesine karşılık asıl kelâmî konuları kapsayan ikinci ve üçüncü bölüm kitabın sadece üçte birini teşkil etmektedir.

Cevâhirü’l-kelâm üslûp, tertip, ifade ve muhteva bakımından aynı müellifin el-Mevâkıf adlı kitabının özeti mahiyetindedir. Nitekim bazı yazma nüshalarında adı Muhtasarü’l-Mevâkıf diye kayıtlıdır (bk. Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, nr. 820).

Süleymaniye (Antalya [Tekelioğlu], nr. 823/7, Fâtih, nr. 2924, Lâleli, nr. 2171) ve Topkapı Sarayı Müzesi (Emanet Hazinesi, nr. 862) kütüphanelerinde, ayrıca Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (nr. 59, 820, 839) çeşitli yazma nüshaları bulunan eser, Ebü’l-Alâ Afîfî tarafından sadece Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’deki bir nüshasına (nr. 820) dayanılarak Mecelletü Külliyyeti’l-âdâb (el-Câmiatü’l-Mısriyye) içinde yayımlanmıştır (Kahire 1934, II/2, 133-243). İbrâhim b. Mustafa el-Halebî, Cevâhirü’l-kelâm’ı el-Mevâkıf ve Şerhu’l-Mevâkıf’tan yaptığı iktibaslarla şerhetmiştir. Silkü’n-nizâm fî şerhi Cevâhiri’l-kelâm adını verdiği bu şerhin yazma nüshaları da Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi (Emanet Hazinesi, nr. 858, 865) ile Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (nr. 820) mevcuttur.

BİBLİYOGRAFYA:

Adudüddin el-Îcî, Cevâhirü’l-kelâm (Mecelletü Külliyyeti’l-âdâb içinde, nşr. Ebü’l-Alâ el-Afîfî), II/2, Kahire 1934, s. 133-243; Keşfü’z-zunûn, I, 616; Brockelmann, GAL, II, 209; Suppl., II, 291.

Yusuf Şevki Yavuz