CERÂYE

الجراية

Mısır’da ve Haremeyn’de hizmet gören idarecilere, ulemâya, askerlere ve fakirlere Mısır hassa ambarından ayrılan aynî tahsisat.

Cerâye Arapça bir kelime olup “hak edenlere ayrılan bir nevi sadaka” (sadaka-i câriye) anlamına gelir. Önceleri İslâm devletlerinde görevlilere, askerlere, ilim erbabına, fakirlere ve hayır müesseselerine günlük çeşitli gıda maddeleri tahsis edilir ve buna “er-revâtibü’l-câriye” adı verilirdi. Cerâye tabirine ise ilk defa Mısır eyaletine ait Osmanlı vesikalarında, XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, tahsis edilmiş muayyen bir miktar hububatı ifade eden bir anlamda rastlanmaktadır.

Söz konusu vesikalara, cerâye ve alik (yem) defterlerine göre Mısır cerâyesi, umuma ve ileri gelenlere mahsus olmak üzere (âm ve hâs cerâye) iki kısma ayrılmıştı. Hububattan günlük ve aynî olarak tahsis edilen umumi cerâye Mısır’ın mîrî hazinesinden maaş alan devletin her görevlisine ve askerlere, hayvanlarının yemiyle beraber eyaletin hassa ambarından verilirdi. Ayrıca bu tahsisat devlete hizmeti geçenlere ve yararlılığı görülenlere reislerinin arzlarıyla bir vazifenin boşalması halinde verilir, ardından tezkireleri kendilerine gönderilir, uygulanması için de Mısır beylerbeyine ve defterdarına bununla ilgili emirler yollanırdı; bunların isimlerinin, cerâyelerinin miktarının ve bunu ne şekilde tasarruf ettiklerinin cerâye defterlerine kaydedilmesi istenirdi.

Tayin edilen cerâyenin miktarı Mısır ambarının durumuna, hak sahiplerinin rütbe ve nüfuzlarına göre tesbit edilirdi. Mısır beylerbeyinin cerâyesi 250-500 erdeb* buğday civarında olup eyalet kadısının 20-30, defterdarın 40-50, muhafaza beylerinin 30-40, emekliye ayrılmış beyler, dergâh-ı âlî çavuş ve müteferrikalarının 30 erdeb civarındaydı. Ayrıca bunlar kendi tahsisatlarından bir miktarı hassa ambarından cerâyeleri olmayan kişilere, idarecilere ve askerlerine de ihsan edebilirlerdi.

Cerâye alanlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar tahsis edilen cerâyelerini ancak ellerindeki tezkireleri göstermek suretiyle sağlayabilirlerdi. Mısır eyalet merkezinde bulunanların günlük cerâyeleri hassa ambarından haftada bir kere kendileri veya kendi adlarına vekilleri tarafından alınırdı. Eyaletin diğer bölgelerinde çeşitli hizmetleri görenlerin cerâyeleri ise ya kendilerine diğer ihtiyaçlarıyla beraber aylık olarak gönderilir, ya da o vilâyetin mîrî topraklarından “kulfe” adı altında bir çeşit vergi (her feddân*dan bir cerâye) olarak alınırdı. Görevleri Haremeyn, Yemen ve Habeşistan’da olup maaşlarını Mısır hazinesinden alan devlet adamları ve maiyetindekilerin cerâyeleri de altı aylık veya bir yıllık olarak bir görevli vasıtasıyla kendilerine ulaştırılırdı.

Cerâye tahsisatı bunu alan şahsın vefatı halinde kesilir, eğer geride vârisleri varsa gönderilen emir gereğince cerâyeleri şer‘î kanunlar çerçevesinde kendilerine yeniden verilir ve bunlar eyaletin cerâye defterlerine kaydedilirdi.

Haremeyn cerâyesi adıyla bilinen özel cerâye ise Mekke şerifine (yılda 600 erdeb), kadısına (400 erdeb), şeyhülharemine (250 erdeb) ve nâibine; Medine kadısına (200 erdeb), şeyhülharemine (250 erdeb), nâibine ve oralarda görevli bazı memurlara tahsis edilirdi. Her yıl Mısır’dan çıkan Haremeyn surre*siyle beraber gönderilen bu cerâye Haremeyn mücâvirlerinden ulemâ, meşâyih ve fukaraya verilirdi. Ayrıca bazı cami ve zâviye gibi müesseseler sadakaya benzer tarzda cerâyeden faydalanabilirdi. Yine Mısır’da kale erlerinin cerâyeden tahsisatları vardı.

XVI. yüzyılın sonlarında cerâye sahipleri bir yolunu bularak kendileri hayatta oldukları halde tahsisatlarını çocuklarına ve hanımlarına bırakıp başka görevler elde etmeye çalıştıklarından Mısır hassa ambarı büyük bir sıkıntı içine düştü. Bunun da tesiriyle Mısır’daki idareci ve görevliler için cerâye temini zorlaşınca her yıl Haremeyn’e gönderilen cerâye tehir edilir, bazan da hiç gönderilemezdi. Bu gibi yolsuzluklar ve özellikle XVII. yüzyılda devlet merkezinin içine düştüğü malî buhran sebebiyle boşalan cerâyenin Mısır hazinesine aktarılması emredildi. Ancak bu durum istenilen sonucu vermedi. Çünkü daha önce cerâyenin Mısır ambarından tayin edilmesi emredildiği halde bu defa Mısır hazinesinden tahsis imkânı ortaya çıkmış, böylece devletin mîrî hazinesine yeni bir yük binmiş ve birçok problemin baş göstermesine sebep olmuştu. Önceleri hesapları ayrı yapılan cerâyelerin muhasebesi Mısır mîrî hazinesinin genel muhasebesine karışarak eyaletin ve devletin malî durumu üzerinde menfi bir rol oynadı, daha sonra da giderek önemini kaybetmeye başladı.


BİBLİYOGRAFYA:

Lisânü’l-ǾArab, “cerâye” md.; BA, MD, nr. 22, s. 191; nr. 25, s. 262; nr. 47, s. 239; nr. 49, s. 28; nr. 56, s. 203; nr. 58, s. 302; nr. 61, s. 113; nr. 64, s. 34; nr. 65, s. 25, 59, 180; nr. 68, s. 39; nr. 70, s. 68, 97, 211; BA, MD-Zeyl, nr. 3, s. 50, 984; BA, KK, nr. 109, s. 3, 24; nr. 165, s. 108; BA, MAD, nr. 2425; TSMA, nr. E 664/25, 5581, D 664/6, 7549; Kalkaşendî, Subhu’l-aǾşâ, IV, 51; Barkan, Kanunlar, s. 379-380, md. 36; S. J. Shaw, The Financial and Administrative Organization and Development of Ottoman Egypt, 1517-1798, Princeton 1962, s. 220-222; Uzunçarşılı, Mekke-i Mükerreme Emirleri, Ankara 1972, s. 15; Pakalın, I, 280.

Seyyid Muhammed es-Seyyid