CEBRÎLER

بنو جبر

XV-XVI. yüzyıllarda Lahsâ merkez olmak üzere Doğu Arabistan’da hüküm süren bir hânedan.

Hânedan adını Ukaylîler’e mensup olan kurucusu Seyf b. Zâmil’in dedesi Cebr’den alır. Seyf, Karmatîler’in Lahsâ’ya hâkim olan kalıntıları Cervânîler’in son emîri İbrâhim b. Nâsır’ı öldürerek ülkesini zaptetti ve Cebrîler hânedanını kurdu (820/1417). Halka adaletle muamele ederek kısa sürede huzur ve güveni sağladı. Onun ölümü üzerine yerine kardeşi Ecved b. Zâmil geçti, hâkimiyet sahalarını genişleterek Basra körfezi sahillerini de ele geçirdi ve civardaki bazı emîrleri haraca bağladı. Hânedan onun zamanında en parlak devrini yaşadı. Âdil ve cömert bir emîr olan Ecved ilim ve edebiyatın yayılmasına hizmet etmiş ve halkın sevgisini kazanmıştı. Nitekim 1481’den önceki bir tarihte Emîr Ecved ile görüşen Vefâǿü’l-vefâ müellifi Semhûdî ondan cömert ve iyi bir insan olarak övgüyle söz eder. Onun zamanında Ca‘fer-i Tayyâr’ın ahfadından Şeyh Nasrullah, Cebrîler’in yaptırdığı bir camide imamlık yapmak üzere Lahsâ’ya gelmiş ve oraya yerleşmiştir. İlim ve faziletleriyle meşhur Hazrecli Abdülkadiroğulları da aynı dönemde Lahsâ’ya göç etmiş ve ilmin yayılmasında önemli hizmetlerde bulunmuşlardır.

Ecved 1507’de Basra körfezine saldıran Portekizliler’e şiddetle karşı koydu. Aynı yıl ölümüyle yerine büyük oğlu Mukrin geçti. Ancak kardeşleri onunla mücadeleye girerek hânedanın zayıflamasına sebep oldular. Mukrin 1520’de hac münasebetiyle bulunduğu Mekke’de Mısırlılar tarafından ziyaret edilmiş ve doğudaki Bedevîler’in reisi olarak büyük bir ilgi ve itibar görmüştür. Mukrin Hicaz’dan döndüğünde Bahreyn adasına geçmiş olan Portekizliler’e karşı Mekke emîrinin de yardımıyla güçlü bir donanma teşkiline çalıştı. İranlı ve Türk okçularla ordusunu takviye etti. Portekizliler’le yaptığı bir savaşta kahramanca savaştı ve aldığı yaranın tesiriyle üç gün sonra öldü (27 Temmuz 1521), Portekizliler de Cebrîler’in hâkimiyetindeki sahilleri işgal ettiler.

Cebrîler’in Uman Emîri Hüseyin b. Saîd Suhâr’daki İran kuvvetlerini bölgeden uzaklaştırdı ve Portekiz tarafından Zafâr’a kadar uzanan bütün toprakların hâkimi olarak tanındı (1521). Hânedan XVI. yüzyılda Osmanlı akınları karşısında tutunamadı ve Osmanlılar’a tâbi Müntefik kabilesinden Râşid b. Mugāmis tarafından ortadan kaldırıldı (931/1524-25). Lahsâ’nın merkezi Hüfûf’taki Mescidü’d-Dibs ilk Osmanlı Valisi Mehmed Ferruh Paşa tarafından yaptırılmıştır (1556). Lahsâ’da Cebrîler döneminde yapılan en önemli iki eser ise Mescidü’l-Cebrî ve Kasru Ecved’dir.

BİBLİYOGRAFYA:

Sehâvî, ed-Davǿü’l-lâmiǾ, I, 190; Semhûdî, Vefâǿü’l-vefâ, II, 228; Mahmûd Şâkir, el-Bahreyn, Beyrut 1406/1986, s. 61-62; Werner Caskel, “Eine Unbekannte, Dynastie in Arabien”, Oriens, II, Leiden 1949, s. 66-71; Hamd el-Câsir, “Bilâdü’l-Ahsâ”, el-ǾArab, XIII/9-10, Riyad 1979, s. 785-787; Ahmed Hüseyin Şerefüddin, “el-Hüfûf”, Faysal, 47, Riyad 1981, s. 115; Abdullah Ahmed Şubat, “el-Ahsâ el-Ǿuyûn ve’n-nahîl”, a.e., 64, Riyad 1982, s. 42-43; G. Rentz, “Djabrids”, EI² Suppl. (İng.), s. 234-235.

Abdülkerim Özaydın