CÂMEŞÛYÂN

جامه شويان

Osmanlı saraylarında çamaşırları yıkamakla görevli olan kimselere verilen ad.

Farsça câme (elbise) ve şûy (yıkayan) kelimelerinden yapılmış olan câmeşûyun çoğul şeklidir. Türkçe’de kullanılan çamaşır kelimesinin de buradan geldiği kabul edilmektedir. Harem’e ait çamaşırları yıkayanlara câmeşûyân-ı hâssa, bunların âmirine “câmeşûy usta” veya “çamaşırcıbaşı”, bunun maiyetindeki kalfaların en kıdemlisine “ikinci” denirdi. Çamaşırcıbaşının emrinde çamaşırcılarla “müteferrika” denilen çamaşırcı müstahdemler vardı. XVIII. yüzyılın ortalarında çamaşırcıbaşının yevmiyesi 12 akçe idi. Has Oda kadrolarında boşalmalar olursa güğümcübaşı ve peşkir ağası ile birlikte çamaşırcıbaşı da oraya nakledilirdi. Çamaşırcı usta uzun etekli entari giyerdi. Belirli maaşından başka yılın belli zamanlarında yapılan bazı bağışlardan ve giyecek yardımlarından da faydalanırdı. III. Ahmed zamanında (1703-1730) câmeşûy ustaya 100 kuruş yardım yapılmış, 1786 yılında ise “hatab-bahâ” adıyla 85 kuruş odun parası ihsan edilmişti. Öteki ustalar gibi bunun da emeklilik hakkı vardı. Çamaşırcılar arasında boş yer olursa çamaşırcı şâkirdlerinin kıdemlileri çamaşırcı olurdu. Onlardan boşalan kadrolara da acemilerden nefer alınırdı (BA, MD, nr. 6, s. 135; nr. 9, s. 14). Topkapı Sarayı’ndan başka Edirne Sarayı, Eski Saray, Galata Sarayı ve İbrâhim Paşa Sarayı’nda da acemilerden çamaşırcı olarak hizmet eden görevliler vardı (BA, MD, nr. 64, s. 42, 44, 139). Buralarda belirli süre çalışan çamaşırcılar kapıkulu ocaklarına verilirdi.

Topkapı Sarayı’nın çamaşırhanesi şimşirlik* tarafında bodrumda idi. Çamaşırcı ustanın dairesi de bu civardaydı. Klasik dönemde Harem halkının çamaşırları taş tekneler içinde yıkanırdı. XIX. yüzyılda sarayın Dolmabahçe’den Yıldız’a taşınmasından sonra çamaşır yıkama usulünde de bazı değişiklikler olmuştur. II. Abdülhamid zamanında padişahın çamaşırları beyaz elbiseli çamaşırcı kalfalar tarafından gümüş leğenler içinde yıkanır, yıkanan çamaşırlar bahçede sadece padişaha ait çamaşır iplerinde kurutulur, daha sonra da yine çamaşır kalfaları tarafından ütülenir ve hünkâr dairesinde görevli dördüncü hazinedara teslim edilirdi (Osmanoğlu, s. 87). Enderun halkının çamaşırlarını ise Seferli Koğuşu*nun iç oğlanları yıkardı.

BİBLİYOGRAFYA:

BA, MD, nr. 6, s. 135; nr. 9, s. 14; nr. 64, s. 42, 44, 139; TSMA, D 2233, 7992, 8075, 9385, 9917, 10.052; Uzunçarşılı, Kapukulu Ocakları, I, 58, 118, 138, 401; a.mlf., Saray Teşkilâtı, s. 14, 303, 401, 460-461; J. B. Tavernier, Topkapı Sarayı’nda Yaşam (trc. Perran Üstündağ), İstanbul 1984, s. 29, 76; M. Çağatay Uluçay, Harem, Ankara 1985, s. 34, 133-134, 140-141; Ayşe Osmanoğlu, Babam Sultan Abdülhamid, İstanbul 1986, s. 87; R. Ekrem Koçu, Topkapı Sarayı, İstanbul, ts., s. 129-130; a.mlf., “Çamaşırcı Başı”, İst.A, VII, 3698; Pakalın, I, 252, 324.

Abdülkadir Özcan