ÇÂH-ı YÛSUF

چاه يوسف

Hz. Yûsuf’un kardeşleri tarafından içine atıldığı kuyu.

Bi’r-i Yûsuf da denilen bu kuyunun Ürdün civarında olduğu, bazı rivayetlerde içinde su ile birlikte yılan, akrep gibi haşaratın da bulunduğu, bazılarında ise her türlü haşarat ve vahşi hayvanın yaşadığı kör bir kuyu olduğu, ancak buraya atıldığında bunlardan hiç birisinin Yûsuf’a dokunmadığı ifade edilmektedir. Ayrıca Yûsuf’un bu kuyuda üç gün kaldığı ve devamlı surette esmâ-i hüsnâyı okuduğu da belirtilmektedir. Kardeşleri tarafından içine atıldıktan sonra bir müddet bu kuyuda kalan Yûsuf’u oradan geçen bir kervanın sakası çıkarmış ve Mısır’a götürmüştür.

Hz. Yûsuf’un kuyuya atılması hadisesi bütün Şark İslâm edebiyatlarında olduğu gibi divan edebiyatında da geniş bir şekilde işlenmiştir. Konuya yaklaşma ve konuyu işleyiş tarzı bakımından iki ayrı grupta ele alınabilecek olan bu hadise, Yûsuf u Züleyhâ mesnevilerinde eserin bir bölümü olarak çok defa müstakil başlıklar altında işlenmiştir (bk. Yahyâ Bey, s. 33, 41). Diğer taraftan olay pek çok beyitte hikâye, teşbih ve mecazlar halinde anılmış ve mazmun olarak kullanılmıştır. Bu tür beyitlerin birçoğunda Yûsuf’un içine atıldığı kuyu sevgilinin çene çukuru (çâh-ı zekan) ile eş anlamda ele alınır. Âşık sevgilinin çene çukurunu arzularken gerçekte içinde Yûsuf’un (sevgili) bulunduğu çâh-ı Yûsuf’a can atmaktadır. Çünkü âşıkın canı ve gönlü zaten o kuyudadır. Aşk Zelîha, güzellik Mısır, can da kuyuya düşen bir Yûsuf’tur. Şeyhülislâm Yahyâ’nın, “Şebnem gibi dil gonca-i handânına düştü/Yûsuf gibi can çâh-ı zenahdânına düştü” beyti bu klasikleşmiş temayı ifade eder.

Çâh-ı Yûsuf’un konu edildiği beyitlerde telmih, teşbih ve tenâsüp sanatlarına da sık sık rastlanır. Mesnevilerde ise konu çok defa hikemî-didaktik söyleyişler içinde ifade edilir. Kardeş dahi olsa insanoğluna güven olmayacağını anlatan irsâl-i meseller için çâh-ı Yûsuf motifi pek uygundur. Hâşimî’nin, “Yûsuf dahi olsan düşürürler seni çâha/Ebnâ-yı zamânın işi ihvâna cefâdır” beytiyle Seyyid Vehbî’nin, “Baba nasihatıdır mekr-i hîşten hazer et/Eden fütâde-i çeh Yûsuf’u birâderidir” beyti bu düşüncenin ifadesidir. Yûsuf u Züleyhâ mesnevilerinde çâh-ı Yûsuf hakkında ayrıntılı tasvirlerle bu konudan çıkarılması gereken ibretler de yer almaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Yahyâ Bey, Yûsuf ve Zelîha (nşr. Mehmed Çavuşoğlu), İstanbul 1979, s. 33-35, 41-43; İsmâil Hakkı Bursevî, Rûhu’l-beyân, İstanbul 1970-71, IV, 223; Levend, Divan Edebiyatı, s. 114-115; Mustafa Nihat Özön, Edebiyat ve Tenkit Sözlüğü, İstanbul 1954, s. 54, 288; Harun Tolasa, Ahmed Paşa’nın Şiir Dünyası, Ankara 1973, s. 28, 271, 428; Kemal Eraslan, Divan-ı Hikmet’ten Seçmeler, Ankara 1983, s. 400-401.

İskender Pala