CA‘FER b. ALİ ed-DIMAŞKI

جعفر بن علي الدمشقي

IV. (X.) veya V. (XI.) yüzyılda yaşadığı tahmin edilen ve el-İşâre ilâ mehâsini’t-ticâre adlı eseriyle tanınan âlim.

Ebü’l-Fazl Ca‘fer b. Ali ed-Dımaşkı’nin adı klasik kaynaklarda geçmemekte ve hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Safedî, hicrî 546-636 yılları arasında yaşamış ve Dımaşk’ta ölmüş Ebü’l-Fazl Ca‘fer b. Ali adlı bir Mâlikî fakih ve hadis âliminden bahsediyorsa da onu Hemedânî ve İskenderânî nisbeleriyle anmaktadır (el-Vâfî, XI, 117). Ebü’l-Fazl’ın Dımaşkı nisbesine bakarak onun Şam’da doğduğu veya orada yaşadığı söylenebilir. Esas itibariyle Dımaşkı’nin ismini ünlü ve önemli kılan, el-İşâre ilâ mehâsini’t-ticâre ve marifeti ceyyidi’l-arâz ve redîihâ ve guşûşi’l-müdellisîn fîhâ adlı eseridir. Eskiden Kütübhâne-i Hidiviyye, şimdi Dârü’l-kütübi’l-kavmiyye adıyla bilinen Mısır Millî Kütüphanesi’nde bu esere ait Şam’da istinsah edilmiş iki ayrı nüsha bulunmakta ve bunlardan daha eski olanı 570 (1175) istinsah tarihini taşımaktadır. Eserde Dımaşkı’nin hangi yüzyılda yaşadığı sorusuna ışık tutacak bazı işaretler yer almaktadır. Bunlardan biri, içinde İbnü’l-Mu‘tezz’in (ö. 296/908) adının geçmesidir (el-İşâre, s. 69). Buradan eserin yazılış tarihinin hicrî III. yüzyılın son çeyreğinden geriye gitmediği sonucu çıkarılabilir. Ayrıca eserde Dımaşkı, bir arkadaşının Gazne’de gördüğü gümüş bir Hindû sikkesinin özelliklerinden bahsetmekte ve kendisinin de aynı sikkeyi Trablus’ta bizzat gördüğünü kaydetmektedir (s. 64). Sözü geçen paranın, III. yüzyılın sonlarından IV. yüzyılın ikinci yarısına uzanan yıllarda hüküm sürmüş bir hânedana ait olduğu tesbit edilmiştir. Bununla birlikte paranın, Gazne ve Trablus’un canlı birer ticaret merkezi haline gelmelerine paralel olarak ancak IV. yüzyılın sonlarıyla V. yüzyılın ilk yarısında Dımaşkı ve arkadaşı tarafından görülmüş olabileceği tahmin edilmektedir. Buna göre kitabın IV. yüzyılın ikinci yarısından önce ve V. yüzyıldan sonra yazılmış olabileceği pek mümkün görünmemektedir. Dımaşkı’nin İbn Sînâ (ö. 428/1037) ile görüşmüş olduğu iddiası ise (Plessner, s. 138) bu tahmini kuvvetle desteklemekle birlikte kabulünü gerektirecek bir delile sahip değildir (krş. Cahen, s. 161).

Dımaşkı’nin el-İşâre’si, Ortaçağ İslâm ticaret dünyasını yansıtması bakımından zengin malzemeye sahiptir. Eser her ne kadar o günün müslüman tâcirleri için pratik bir el kitabı olarak hazırlanmışsa da çağdaş araştırmacılar için, III-VI. (IXXII.) yüzyıllar arasında Ortadoğu ve Akdeniz’de yaşanan ticaretin altın çağının ayrıntılı tasvirini yapması bakımından büyük önem taşımaktadır.

İki ana bölümden oluşan eserin ilk bölümünde tâcir ve ticaret türlerinden bahsedilmekte,


ikinci bölümde ise mal kavramı incelenmektedir. Tâcirleri istifçi (hazzân), gezgin (rekkâz) ve ihracatçı (mücehhiz) şeklinde tasnif eden Dımaşkı, malı ucuzken alıp depolayan ve fiyatlar yükselince piyasaya süren ilk türden tâcire, siyasî iktidarın muhtemel müdahaleleri veya başka sebeplerle oluşan fiyat dalgalanmaları konusunda öğütlerde bulunmaktadır. Ona göre gezgin tâcir özellikle nakliyedeki güçlüklere ve beklenmedik aksaklıklara karşı tedbirli olmalı, ayrıca malını götürdüğü ülkenin piyasası ve gümrük tarifeleri konusunda önceden bilgi edinmelidir. İhracat gerçekleştirildiği beldedeki güvenilir temsilcilerle yürütülür ve temsilciler ücretle değil kâr ortaklığı usulüyle tâcirin ve kendilerinin çıkarlarını gözetirler (krş. İA, XII/ 1, s. 262). Dımaşkı ayrıca satılan mala ait ödemelerin belirli bir tarihte, taksitle veya krediyle yapılmasına göre ticaret şekillerini tasnif eder. Ona göre ticarî hayatı gerekli kılan unsur insanın çok sayıda ve değişik ihtiyaçlarıdır. Bir yerde mevcut ve yeterli olan bir ürün eğer başka bir yerde yoksa veya yetersiz ise o ürünün belli bir bedel karşılığında el veya yer değiştirmesi zorunludur ve bu da ticareti doğurur.

İkinci bölümde malın tanımı, korunması, depolanması, paketlenmesi ve piyasaya sürülmesi konularını tam bir işletmeci ve pazarlamacı tavrıyla inceleyen Dımaşkı, bunların yanı sıra ortalama fiyatın tesbiti gibi iktisadî analizlere de girmektedir. Ayrıca değerli taş, güzel koku (ıtriyat), baharat, boya, kâğıt, kumaş, maden ve gıda maddeleri gibi çeşitli ticaret mallarını tek tek ele alıp incelerken yalnız iyi ve kötü malın değil hakiki ve sahte paranın da ayırt edilebilmesi için çeşitli bilgiler vermektedir. Bu arada ticarî ahlâka dair tavsiyelerde de bulanan müellif, ele geçen kalp paranın yol açtığı zararı gidermek için kesinlikle tekrar piyasaya sürülmemesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Dımaşkı’nin el-İşâre’de yer verdiği “tedbîrü’l-menzil”e (ev ekonomisi) ait bölümlerde Yeni Pisagorcu düşünür Bryson’un Oikonomikos’unun Arapça tercümesinden faydalandığı anlaşılmakta (Plessner, s. 29), kitabın Aristo’nun Politika’sının bazı bölümlerine gösterdiği çarpıcı benzerlikler sebebiyle de bu eserin Arapça’ya çevrilmediği bilindiği için dolaylı bir kaynağın etkisinde kaldığı sanılmaktadır (Cahen, s. 168). Gazzâlî ve İbn Haldûn’un iktisat felsefesi ve ticaret ahlâkına dair düşüncelerini etkilediği görülen el-İşâre’nin, yazıldığı çağda ve daha sonra yaşamış mütefekkirlere ne kadar tesir ettiğini belirlemek için ise yeni araştırmalara ihtiyaç vardır.

Önce Kahire’de (1318), sonra el-Bişrî eş-Şürbâcî’nin tahkikiyle İskenderiye’de (1397/1977) basılan eserin çeşitli bölümleri Eilhard Wiedemann tarafından Almanca’ya tercüme edilmiştir (bk. Sarton, II, 463). 1917’de Hellmut Ritter eseri tanıtan bir makale ile birlikte kitabı Almanca’ya çevirmiş (Isl., s. 45-91), daha sonra bu makaleden hareket eden ve tenkitçi bakışla ayrıntılara inen Claude Cahen eser üzerine önemli bir araştırma yayımlamıştır (bk. bibl.). Seyyid Âşûr da Dirâse fi’l-fikri’l-iktisâdiyyi’l-Arabî (Kahire 1973) adlı eserinde el-İşâre’den iktibaslarda bulunarak Dımaşkı’nin görüşlerini tahlil etmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Ca‘fer b. Ali ed-Dımaşkı, el-İşâre ilâ mehâsini’t-ticâre, Kahire 1318; a.e. (nşr. el-Bişrî eş-Şürbâcî), İskenderiye 1397/1977, nâşirin mukaddimesi, s. 5-15; Safedî, el-Vâfî, XI, 117; M. Plessner, Der Oikonomikos des Neupythagoreers, Bryson und sein einfluss auf die islamische Wissenschaft, Heidelberg 1928, s. 29, 138; Sarton, Introduction, II, 462-463; H. Ritter, “Ein arabisches Handbuch der Handelswissenschaft”, Isl., VII (1917), s. 1-91; C. Cahen, “A propos et autour d’Ein arabisches Handbuch der Handelswissenschaft”, Oriens, XV (1962), s. 160-171; W. Heffening, “Ticâret”, İA, XII/1, s. 262.

Cengiz Aydın