BÜLDÂNİYYE

البلدانيّة

Muhaddislerin muhtelif kültür merkezlerinde duyup öğrendikleri hadisleri bu beldelere göre bir araya toplayarak meydana getirdikleri hadis mecmuaları.

Hadis bilgisi bakımından birbirinden farklı durumda olan ashabın ve sonraki râvilerin bir beldeye yerleşmeleri ve bildikleri hadisleri orada rivayet etmeleri sebebiyle hadislerin tedvîn*inden önce muhtelif kültür merkezlerinde birbirinden farklı hadisler yayılmıştı. Muhaddislerin sıkça kullandıkları, “Dımaşk’a gitmeden önce bu hadisi duymamıştık” veya, “Falan râvi Dımaşklılar’ın rivayet ettiği hadisleri herkesten iyi bilir”; “Bu sadece Medineliler’in rivayet ettiği bir hadistir”; “Onu Basralılar’dan başka kimse rivayet etmemiştir” şeklindeki ifadelerinden de anlaşılacağı üzere bazı hadisler ilk zamanlarda sadece bir memleketin, bir bölgenin hadisleri olarak bilinmekteydi. Hatta bazı beldelerde rivayet edilen hadislerin bir başka beldede rivayet edilenlere tercih edildiği de olurdu. Meselâ Hicazlılar’ın hadisleri çok defa Iraklılar’ınkinden daha sahih kabul edilmekteydi. Sonraları bütün İslâm ülkelerini içine alacak tarzda yaygınlaşacak olan hadis tahsili için yapılan seyahatler o devirde henüz başlamadığı için her belde halkı yakından tanıdığı kendi muhaddislerine daha çok itimat ediyor,


tanımadıkları bir muhaddisten nakledilen rivayetlere o kadar güvenmiyordu. Ancak hadis öğrenmek için yapılan yolculukların zamanla çoğalması ve yaygınlaşması, bölgelere göre birbirinden farklı hadislerin rivayet edilmesini ortadan kaldırmış oldu.

Muhaddislerin, sözü edilen ilk devirlerde hadis tahsil ederken elde ettikleri rivayetleri bazan bu hadisleri öğrendikleri beldelere göre tasnif ederek meydana getirdikleri “Büldâniyye” türünden hadis mecmualarına, İbn Asâkir (ö. 571/ 1176) ve Ebû Tâhir es-Silefî’nin (ö. 576/ 1180) el-Büldâniyye adıyla tanınan kırk hadis mecmuaları (Brockelmann, GAL, I, 404, 450) ile Hasan b. Muhammed b. Muhammed el-Bekrî’nin (ö. 656/1258) hadis tahsili için gittiği beldelerin kırk tanesinden derlediği, kırk tâbiînin kırk sahâbîden rivayet ettiği kırk hadisi ihtiva eden Kitâbü’l-Büldâniyye’si örnek olarak zikredilebilir.

BİBLİYOGRAFYA:

Müslim, “Sayd”, 12; Tirmizî, “Tahâret”, 61, 81, 98; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XXIII, 326-328; Keşfü’z-zunûn, I, 54; Brockelmann, GAL, I, 404, 450; Suppl., I, 610; M. Zâhid el-Kevserî, en-Nüketü’t-tarîfe, Kahire 1365/1945, s. 34; M. Tayyib Okiç, Bazı Hadis Meseleleri Üzerinde Tetkikler, İstanbul 1959, s. 164; M. Accâc el-Hatîb, es-Sünne kable’t-tedvîn, Kahire 1383/1963, s. 164 vd.; Subhî es-Sâlih, Hadîs İlimleri ve Hadîs Istılahları (trc. M. Yaşar Kandemir), Ankara 1973, s. 39-41; Talât Koçyiğit, Hadis Tarihi, Ankara 1977, s. 98.

Abdullah Aydınlı