BUHTUNNASR

Milâttan önce 605-562 yılları arasında hüküm süren, Yahuda Devleti’ni ortadan kaldırarak Kudüs’ü ve Süleyman Mâbedi’ni yakıp yıkan Bâbil kralı.

İbrânîce’de ismi Nebukadrezzar (Nebukadretsar) ve Nebukadnezzar (Nebukadnetsar) şeklinde nakledilmektedir. Bu ismin Akkadca aslı, “Tanrı Nabu sınırlarımı


korusun” anlamına gelen Nabu-kudurri-usurdur. Ahd-i Atîk’in Yunanca ve Latince tercümelerinde Nabukodonosor şeklinde geçer. İslâmî kaynaklarda Araplar’ın ona Buhtnassar (بختنصر), İranlılar’ın ise Buht-i Nassar dedikleri nakledilmektedir (Taberî, I, 558). Türkçe’de ise Buhtnassar’dan muharref olarak Buhtunnasr denilmektedir.

Buhtunnasr (Nebukadnezzar II), Yeni Bâbil Krallığı’nın kurucusu ve Keldânî hânedanının ilk kralı Nabopolassar’ın oğludur. Babasının saltanatı sırasında orduda kumandan olarak görev yapmıştır. Firavun II. Nechao’nun Fırat’a doğru ilerlemesi üzerine, hasta olan babası tarafından ordunun başına getirilmiş, Mısır ordusunu Kargamış’ta yenerek (605) geri çekilmeye mecbur etmiştir (Yeremya, 46/2-12). Firavun II. Nechao’yu Mısır sınırına kadar takip eden Buhtunnasr, bu arada Suriye ve Filistin ile Yahuda Krallığı’nı da yönetimi altına almış (II. Krallar, 24/7; Yeremya, 46/2), fakat babasının ölümü üzerine Bâbil’e dönerek tahta geçmiştir. 604 yılında Askalon’u alan Buhtunnasr, saltanatının ikinci ve üçüncü yıllarında (603-602) Suriye’ye çeşitli seferler yaparak hâkimiyetini güçlendirmiş, 601’de tekrar Mısır üzerine yürümüştür. 599’da, Mısır tarafını tutan göçebe kabilelerin kontrolünü sağlamak için tekrar Suriye’ye sefer yapmış, Arap topraklarını yağmalamıştır. Yahuda Kralı Yehoyakim’in, Peygamber Yeramya’nın öğütlerine rağmen vergi ödememesi üzerine Buhtunnasr 598 yılı sonunda Kudüs’e yürümüş ve birkaç hafta süren kuşatmadan sonra 16 Mart 597’de şehri almıştır. Kudüs’ün düşmesinden önce ölen Yehoyakim’in yerine geçen oğlu Yehoyakin ise tahtta ancak üç ay kalabilmiş, Bâbil ordusu tarafından şehrin alınışından sonra ise ailesi ve ileri gelenlerle birlikte Bâbil’e götürülmüştür. Buhtunnasr Yehoyakin’in yerine onun amcası Mattanya’yı, adını Tsedekiya olarak değiştirip kral yapmış, kral evinin ve mâbedin hazinelerini yağmalamıştır (II. Krallar, 24/10-17). Başlangıçta Bâbil’e itaat eden Tsedekiya, saltanatının dokuzuncu yılında Edom, Ammon, Moab ve Tyr (Sur) ile anlaşma yaparak Mısır’ın yanında yer almış ve Bâbil’e vergi ödemeyi reddetmiştir. Bunun üzerine Bâbil ordusu Kudüs’e yürümüş ve şehri kuşatmıştır. Mısır yardıma gelmemiş ve bir yıldan uzun süren kuşatmadan sonra Buhtunnasr şehri almıştır (586). Yahuda Kralı Tsedekiya kaçmaya çalışırken yakalanmış, gözleri önünde ailesi katledilmiş, kendisi de kör edilerek yahudilerin büyük bir kısmı ile birlikte esir olarak Bâbil’e götürülmüştür. Kudüs şehri yakılmış, Süleyman Mâbedi yıkılmıştır. Ahd-i Atîk’te anlatılan bu hadiseye (II. Krallar, 25; II. Tarihler, 36) Kur’an’da telmih vardır. Müfessirler, İsrâ sûresinde geçen ve İsrâiloğulları’nın yeryüzünde iki defa karışıklık çıkaracaklarını, ilk karışıklık sebebiyle onları cezalandırmak için güçlü kulların gönderildiğini bildiren âyeti (el-İsrâ 17/4-5) bu hadiseyle ilgili kabul ederler.

Son yahudi devleti olan Yahuda Krallığı’nı ortadan kaldırdıktan sonra Buhtunnasr 574’te Tyr kralını kendine bağlamış (Hezekiel, 27-28), saltanatının 37. yılında (567) Mısır’a yeni bir sefer daha yapmış ve 562’de krallığı oğlu Amel-Marduk’a bırakarak ölmüştür.

Buhtunnasr savaşlar dışında ülkesinin imarına da büyük önem vermiş, Bâbil şehri onun saltanatında parlak bir dönem yaşamıştır. Bâbil surları ile muhteşem krallık sarayını inşa ettiren Buhtunnasr, Bâbil’deki Marduk Tapınağı ile Ur şehrindeki Sin Tapınağı’nı, ilâh Şamaş’a ait tapınaklarla Uruk’taki İştar Tapınağı’nı tamir ettirmiş, sulama kanalları inşa ettirmiştir. Eski dünyanın harikalarından olan Bâbil’in asma bahçelerini de o yaptırmıştır (bk. BÂBİL).

İslâm kaynaklarında Buhtunnasr’a geniş yer verilmiş, savaşları nakledilmiş, ancak başkalarıyla karıştırıldığı için 300 yıldan fazla yaşadığı, Sanherib’in saltanatında (704-681) orduda kumandan olarak görev yaptığı, Sanherib’den sonra kral olduğu, Pers kralları Lohrasb, Gustasb ve Bahman’a hizmet ettiği, burnundan giren bir sineğin beynini yemesi sebebiyle öldüğü gibi rivayetler de yer almıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Sa‘lebî, ǾArâǿisü’l-mecâlis, s. 252-262; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), I, 538-560; A. L. Oppenheim, “Nebuchadrezzar”, IDB, III, 529-530; G. Casalis, “Nabuchodonosor II”, EUn., XI, 544; E. Pannier, “Nabuchodonosor”, DB, IV/2, s. 1437-1444; B. Oded – M. Aberbach – H. Z. Hirschberg, “Nebuchadnezzar”, EJd., XII, 912-918; “Nebucadnetsar”, NDB, s. 522-523; M. Leibovici, “Nabuchodonsor”, DBS, VI, 286-291; B. Carra de Vaux, “Buhtunnasr”, İA, II, 774-775; G. Vajda, “Bukht-naś(ś)ar”, EI² (Fr.), I/2, s. 1337-1338.

Ömer Faruk Harman