BİHBEHÂNÎ, Muhammed Ali

محمد علي بهبهانى

Âgā Seyyid Muhammed Alî b. Muhammed Bâkır Bihbehânî (ö. 1216/1801)

İranlı fakih ve müctehid.

1144 (1731) yılında Kerbelâ’da doğdu. Tarikat ehline şiddetle düşman olduğundan kendisine “Sûfîküş” (sûfîleri öldüren) de denmiştir. Babası meşhur âlim Âgā Muhammed Bâkır Bihbehânî’nin yanında tahsiline başladı. İctihad derecesine ulaştıktan sonra Mekke’ye gitti ve iki yıl orada kaldı. Kerbelâ’ya döneceği sırada Irak’ta çıkan veba salgınından dolayı Irak sınırına yakın Kirmanşah (bugünkü Bahteran) şehrine yerleşti. Babasının halefi olarak müctehidin kazaî yetkilere de sahip olduğuna inanan Bihbehânî evine bitişik bir mahkeme kurdu ve şer‘î hükümleri bizzat uygulamaya başladı.

İran Kaçar sülâlesinin ilk hükümdarı Âgā Muhammed Şah’ın hasisliği sebebiyle saltanata lâyık olmadığını ileri süren Bihbehânî bir ara Tahran’a gitti. Şah onun şehre girmesini yasaklamaya teşebbüs ettiyse de bunda başarılı olamadığı gibi Tahran’da kaldığı evde kendisini ziyaret etmeye de mecbur oldu. Bihbehânî’nin Âgā Muhammed Şah’tan sonra tahta geçen Feth Ali Şah üzerindeki nüfuzu büyüktü; bu sayede sûfîleri tam bir serbestlikle takip edebildi.

Bihbehânî’nin sûfîlere karşı beslediği kine ilk kurban giden Ni‘metullahiyye tarikatının meşhur müceddidi Ma‘sûm Ali Şah’tır. 1795 yılında Kirmanşah’ta tutuklanan Ma‘sûm Ali Şah umumi bir toplantıda inançlarıyla ilgili soruşturmaya tâbi tutuldu. Verdiği cevaplar Bihbehânî’nin anlayışlarına ters düştüğü için zehirlenerek öldürüldü. Ma‘sûm Ali Şah’ın yakın arkadaşı olan Nûr Ali Şah’a Kirmanşah’tan ayrılma izni verildiyse de ertesi yıl Bihbehânî’nin adamları tarafından o da zehirlenerek öldürüldü. Yine Ni‘metullahiyye tarikatından olan Muzaffer Ali Şah Bihbehânî’nin emriyle Kirmanşah’ta tutuklanıp Tahran’da Feth Ali Şah’ın huzuruna çıkarıldıktan sonra tekrar Kirmanşah’a gönderildi. Kısa bir muhakemeden sonra 1800 yılında Bihbehânî tarafından idama mahkûm edildi ve karar infaz edildi. Hemedan’da Âgā Mehdî ve Mirza Mehdî adında iki dervişin ölümüne de Bihbehânî sebep oldu.

Bihbehânî sûfîlere karşı beslediği düşmanlığın sebeplerini, çeşitli kişilere yazdığı mektuplardan oluşan Risâle-i Hayrâtiyye adlı eserinde açıklamaktadır. Ona göre dervişler taharet hükümlerini hiçe sayan, uyuşturucu maddelerin kullanılmasını câiz gören, namaz kılmayı lüzumsuz telakki eden ve Ni‘metullahiyye tarikatının kutbu Ma‘sûm Ali Şah’ın önünde secdeye varan kimselerdir.

Bihbehânî’nin Kirmanşah’ta ölümü, Ni‘metullahiyye tarikatı mensupları arasında bir yıl önce öldürttüğü Büdelâ adında bir dervişin bedduasının sonucu olarak kabul edilmiştir. Bihbehânî’den sonra


Şiîlik’te çok eski bir geçmişi olan derviş-fakih çatışmaları İran’da devam etmişse de hiçbir zaman onun dönemindeki kadar kanlı olaylara dönüşmemiştir. Bihbehânî’nin dört oğlundan biri olan Şeyh Mahmud ise babasının tam aksine Ni‘metullahiyye tarikatına girip bizzat dervişlerin arasına karışmıştır.

Bihbehânî’nin oğlu Şeyh Ahmed babasının hal tercümesini Mirǿâtü’l-ahvâl adlı eserinde yazmıştır. Eserin bir yazma nüshası British Museum’da bulunmaktadır (MS add. nr. 24.052).

Bihbehânî’nin Risâle-i Hayrâtiyye’si henüz neşredilmemiş olup bu kitaptan bazı örnekler Ma‘sûm Ali Şah’ın Tarâǿiku’l-makāl adlı eserinde verilmiştir (nşr. Muhammed Ca‘fer Mahcûb, Tahran 1345 hş./1966, II, 176-182). Kendisine KaŧǾu’l-makāl fî reddi ehli’d-dalâl adında bir kitap daha atfedilmişse de bu eser büyük bir ihtimalle Risâle-i Hayrâtiyye’nin aynısıdır.

BİBLİYOGRAFYA:

Sir John Malcolm, History of Persia, London 1829, II, 271-299; Hânsârî, Ravzâtü’l-cennât, Tahran 1304, s. 660; Zeynelâbidîn Şirvânî, Riyâzü’s-siyâha (nşr. Abdülhamîd Rabbânî), Tahran 1339 hş./1960, s. 834; Muhammed Hırzüddin, MaǾârifü’r-ricâl, Necef 1384/1964, II, 309-310; Nur Ali Şah, Cennâtü’l-visâl, Tahran 1348 hş./1969, Cevâd Nurbahş’ın önsözü, s. XII-XIII; Hamid Algar, Religion and State in Iran 1785-1906: the Role of the Ulama in the Qajar Period, Berkeley-Los Angeles 1969, s. 39-40, 43, 63; a.mlf., “Behbehānī, Aqā Mohammad-ǾAlī”, EIr., IV, 97-98; Nasrollah Pourjavady – Peter Lamborn Wilson, Kings of Love, Tahran 1978, s. 128-131; Muhammed b. Süleyman Tünükâbünî, Kısasü’l-Ǿulemâǿ, Tahran, ts., s. 199-201; AǾyânü’ş-ŞîǾa, X, 25-26; Ali Devvânî, Vahîd-i Bihbehânî, Tahran 1362 hş./1983, s. 275-331.

Hamid Algar