BİHÂRÜ’l-ENVÂR

بحار الأنوار

Muhammed Bâkır el-Meclisî’nin (ö. 1110/1698 [?]) Şiî-İmâmî rivayetlerin tamamını içine alacak tarzda hazırladığı Arapça derleme eseri.

Tam adı Bihârü’l-envâri’l-câmi‘a lidüreri ahbâri’l-eǾimmeti’l-ethâr’dır. Müellif bu eserden önce Emînüddin et-Tabersî’nin el-İhticâc’ı, Şeyh Sadûk diye bilinen İbn Bâbeveyh el-Kummî’nin el-Emâlî, el-Hisâl, ǾUyûnü’l-ahbâr, Ǿİlelü’ş-şerâǿiǾ, MeǾâni’l-ahbâr ve et-Tevhîd’i, Himyerî’nin Kurbü’l-isnâd’ı, Ebû Ca‘fer et-Tûsî’nin Mecâlis’i ve Ali b. İbrâhim el-Kummî’nin Tefsîr’indeki konuları esas alarak Fihrisü musannefâti’l-ashâb adlı bir fihrist hazırladı. Daha sonra İmâmiyye’nin eserlerindeki bütün rivayetleri içine alacak bir kitap hazırlamaya


koyuldu. Bu işi gerçekleştirmek için Ni‘metullah Cezâirî ve Abdullah b. Îsâ Efendi gibi bazı öğrencilerinden faydalandı. Nâdir bulunan eserleri temin etmekte Safevî hükümdarlarından Şah Süleyman ve Şah Sultan Hüseyin’den malî destek ve yakın ilgi gördü. Meclisî Bihârü’l-envâr’ı yirmi beş cilt olarak tasarladıysa da eser daha sonra yirmi altı cilde çıktı. Ancak müellif eserini tamamlayamadan vefat etti; XVI, XVII, XIX-XXI, XXIII-XXV. ciltler müsvedde halinde kaldı. Bu ciltleri öğrencisi Abdullah Efendi temize çekti, fakat orijinal nüshaları diğer âlimlere vermek istemedi. Abdullah Efendi’nin ölümünden sonra Nasrullah b. Hüseyin el-Hâirî temize çekilmiş olan nüshaları istinsah etti. Bununla birlikte eser uzun zaman âlimler arasında istenen ölçüde tanınmadı. Nitekim Şîa’nın önde gelen âlimlerinden Yûsuf Bahrânî Bihâr’ın son on cildini ancak üç defa görebildiğini, Muhammed Bâkır Hansârî sadece altı cildini gördüğünü, Kentûrî ise XIV. cilt ile XIX. cildin ilk yarısını göremediğini belirtmiştir. Buna karşılık müellifin hayatında tamamlanan ilk ciltler daha çok tanınmış, hayranları ve talebeleri tarafından birçok defa istinsah edilerek yayılma imkânı bulmuş, ayrıca eser üzerinde bazı ilâve veya kısatma çalışmaları da yapılmıştır. Meclisî’nin çağdaşı Muhammed b. Hasan Hür el-Âmilî, 1096 (1685) yılında tamamladığı İsbâtü’l-hüdât adlı eserinde Bihârü’l-envâr’ın XIII. cildinden iktibaslar yapmış, ertesi yıl tamamladığı Emelü’l-âmil’de de (Necef 1385/1965) Meclisî’nin ilk projesine göre Bihâr’ın yirmi beş cilt tutacağını belirtmiştir (II, 248).

Meclisî Bihârü’l-envâr’ın mukaddimesinde, küçüklüğünden beri ilme büyük bir ilgi duyduğunu, uzun çalışma ve araştırmalardan sonra gerçek bilginin Allah’ın kitabında ve O’nun vahyinin açıklayıcıları olan imamların haberlerinde bulunduğu sonucuna vardığını, yaşadığı devirdeki birçok kimsenin aksine bütün çabalarını hakikatlerin temeli olan bu haberlerin araştırılmasına yönelttiğini belirtir. Çeşitli sebeplerden dolayı sonraki âlimlerin bilinen bazı eserlerin ötesine geçemediklerini ve eskiden yazılan kaynakların çoğunu tanımadıklarını ifade ettikten sonra arkadaşlarının da yardımıyla bilinmeyen kaynaklara ulaşmaya ve onlardaki bilgileri bir düzen içinde sunmaya çalıştığını kaydeder. Böylece eserini, çeşitli konulardaki dağınık rivayetlerin bir araya toplanmasını ve herkesin bunları kolayca bularak faydalanmasını sağlama düşüncesiyle yazdığını anlatır.

Meclisî eserinde işlediği konulara genellikle ilgili âyetleri zikrederek başlar. Gerekli gördüğü yerlerde bazı müfessirlerin görüşlerini naklettikten sonra konuya dair bütün rivayetleri kaydeder. Eğer haberin tamamı bir başka yerde geçiyorsa bunu kısaca belirterek asıl yerine işarette bulunur.

Bihârü’l-envâr, Küleynî, İbn Bâbeveyh el-Kummî, Ebû Ca‘fer et-Tûsî, İbn Şehrâşûb, Emînüddin et-Tabersî, Muhammed b. Mekkî, Şerîf er-Radî ve Şerîf el-Murtazâ, Ali b. Mûsâ b. Tâvûs el-Hasenî, İbnü’l-Mutahhar el-Hillî, Muhammed b. Ali el-Kerâcikî gibi tanınmış âlimler başta olmak üzere çok sayıda Şiî müellifin 400 civarındaki eserinden istifade edilerek hazırlanmıştır. Meclisî bunlardan başka Şiî olmayan müelliflerden Cevherî, Fîrûzâbâdî, Mutarrizî, Râgıb el-İsfahânî, İbn Fâris, İbn Düreyd ve Zemahşerî gibi âlimlerin lugat ve belâgatla ilgili kırka yakın eserini, Şiî nakillerin doğruluğunu ispat için de Kütüb-i Sitte’den başka Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’i, Ebû Ca‘fer et-Taberî, İbn Kuteybe ve İzzeddin İbnü’l-Esîr gibi yazarların tarihleri, Fahreddin er-Râzî’nin Mefâtîhu’l-gayb’ı, Zemahşerî, Beyzâvî ve Süyûtî’nin tefsirleri, Seyyid Şerif el-Cürcânî’nin Şerhu’l-Mevâkıf ve Teftâzânî’nin Şerhu’l-Makāsıd’ının da dahil olduğu elliden fazla kaynağı kullanmıştır (Bihârü’l-envâr, I, 6-26). Meclisî ayrıca eserlerin müelliflerine nisbetini, istinsah tarihlerini, nüsha üzerinde tashih kaydı bulunup bulunmadığını araştırmış ve kaynak tenkidi konusunda önemli değerlendirmeler de yapmıştır (a.e., I, 26-46). Kullandığı eserler için düzenlediği işaret ve rumuzları da açıklayan müellif, hadislerin senedlerini mürsel olmayacak derecede kısalttığını belirtir; ayrıca râvilerin isim, lakap ve künyeleriyle ilgili kısaltmaları vererek (I, 46-62) eserin ana bölümlerine geçer.

Yirmi altı ciltten oluşan Bihârü’l-envâr’ın her cildinde farklı konular işlenir. I. cilt akıl, cehalet, ilmin ve âlimlerin faziletleri, haberlerin hüccet olması, haberlerden hüküm çıkarılması ve kıyasın iptali gibi konulardan ibaret olan kırk babdan oluşur. I. cilt II. ciltle birlikte 1248’de (1832) Hindistan’da ve 1301’de (1884) Tebriz’de basılmıştır. İlk Farsça tercümesinin Hint hükümdarlarından Ebü’l-Feth Muhammed Şah el-Hindî’nin oğlu Şehzade Muhammed Bülend Ahter için yapıldığı sanılmaktadır. Bu cildin ǾAynü’l-yakīn adıyla Farsça başka bir tercümesi de yapılmıştır. II. ciltte tevhid ve esmâ-i hüsnâ konuları, Ca‘fer es-Sâdık’a nisbet edilen Tevhîdü’l-mufaddal’ın birinci kısmı, er-Risâletü’l-İhlîlîciyye ile şerhi ve bazı hutbeleriyle açıklamaları bulunmaktadır. Otuz bir babdan meydana gelen bu cilt CâmiǾu’l-maǾârif adıyla Farsça’ya çevrilmiştir. Elli dokuz babdan oluşan III. ciltte adl, meşîet, irade, kudret, kazâ, hidayet, idlâl, imtihan, mîsâk, tövbe, ölüm, berzah âlemi, kıyamet, şefaat, vesîle, cennet ve cehennem gibi kelâmî konulara yer verilir. IV. ciltte imamların mâsum oluşuna dair münazaralar ele alınır. Şeyh Müfîd ve Şerîf el-Murtazâ gibi âlimlerin münazaralarını da kapsayan ve seksen üç babdan meydana gelen bu cilt Tebriz’de basılmıştır. V. cilt seksen üç babdan oluşur ve Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin tarihini, peygamberlerin mâsum oluşlarını ve bu hususlarda yapılan çeşitli itirazlarla bunlara verilen cevapları ihtiva eder. VI. cilt yetmiş iki babdır. Bunlarda Hz. Peygamber’in hayatı, soyu, mûcizeleri ve savaşlarından, Ashâbü’l-fîl’den, Zemzem Kuyusu’nun kazılmasından, i‘câzü’l-Kur’ân konularından, ayrıca Selmân-ı Fârisî, Ebû Zer el-Gıfârî, Mikdâd b. Esved ve Ammâr b. Yâsir gibi sahâbîlerden bahsedilir. Bu cilt 1323 (1906) yılında Tahran’da müstakil olarak basılmıştır. 150 babdan oluşan VII. ciltte imâmet, şartları, imamların ortak özellikleri, ilim ve faziletleriyle zürriyetlerinin üstünlükleri gibi konular Şeyh Müfîd, Şerîf el-Murtazâ ve Tabersî’nin ilgili eserlerinden derlenmiştir. Müstakil olarak 1294’te (1877) Tebriz’de basılan eseri, Meclisî’nin kardeşi Âgā Radî ihtisar etmiştir. Bu cildin, Âgā Necefî el-İsfahânî’ye ait CâmiǾu’l-envâr adını taşıyan bir başka ihtisarı da vardır. VIII. cilt altmış iki babdır. Bunlarda Hz. Peygamber’den sonraki fitneler, halifelerin sîreti, fetihler, Cemel, Sıffîn ve Nehrevan savaşları, Muâviye b. Ebû Süfyân’ın Şam’daki durumu, Hz. Ali’nin bazı özellikleri ve kendisine nisbet edilen şiir ve eserlerle ilgili bilgiler yer alır. 1275 (1858-59) yılında Tebriz’de basılan ve Âgā Radî tarafından Farsça’ya çevrilen bu cildin


Mecâri’l-enhâr adlı bir başka Farsça tercümesi de vardır. 128 babdan oluşan IX. ciltte Hz. Ali’nin hayatına, babasına, yakın çevresine, on iki imamın imâmeti konusunda ileri sürülen naslara dair bilgilere yer verilir. Bu cilt 1297’de (1880) Tebriz’de basılmış ve Âga Radî tarafından Farsça’ya tercüme edilmiştir. X. cilt elli babdan meydana gelir. Bu bablarda Hz. Fâtıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in hayatları, faziletleri, menkıbeleri, çektikleri sıkıntılar ve Muhtâr es-Sekafî’nin faaliyetleri anlatılır. Tebriz’de ve daha başka yerlerde basılan eser, Mîr Muhammed Abbas ve Mirza Muhammed Ali el-Mâzenderânî tarafından Farsça’ya çevrilmiştir. Muhammed Hasan b. Abdullah el-Heşterûdî’nin Mihanü’l-ebrâr adlı Farsça tercümesi ise 1295’te (1878) Tahran’da neşredilmiştir (Âgā Büzürg-i Tahrânî, XX, 16). X. cilt Urduca’ya da çevrilerek üç cilt halinde yayımlanmıştır. Yirmi altı babdan ibaret olan XI. ciltte Hz. Hüseyin’den sonraki imamların hayatına, fazilet ve kerâmetlerine, mensuplarına ve nesillerinden gelen kimselerin biyografilerine dair bilgiler yer alır. XII. ciltte, son imam Muhammed el-Mehdî el-Muntazar’dan önceki imamlardan Ali er-Rızâ, Muhammed et-Takī, Ali en-Nakī, Hasan el-Askerî ve bazı mensupları ile ilgili rivayetler nakledilerek otuz dokuz babda incelenir. XIII. cilt genel olarak mehdîye ayrılmış ve bu sebeple Kitâbü’l-Gaybe diye adlandırılmıştır. Mehdînin doğumu, imâmeti, bununla ilgili naslar, gaybetinin sebebi, zuhûrunun alâmetleri, çocukları, ric‘ati ve mensuplarının hal tercümeleri otuz dört babda ele alınır. Bu cildin pek çok baskısı yapılmıştır. Üç ayrı Farsça tercümesinden biri adı bilinmeyen Hindistanlı bir âlime, ikincisi Mirza Ali Ekber el-Urûmî’ye, üçüncüsü de Hasan b. Muhammed Velî el-Urûmî’ye aittir. Son tercüme 1329’da (1911) Tahran’da basılmıştır. 210 babdan oluşan XIV. ciltte âlemin hudûsü, melek, cin, insan, hayvan, zaman, mekân, av, zebîha, yiyecek ve içecekler, Hz. Peygamber’in sağlıkla ilgili hadisleri (tıbb-ı nebevî) ve İmam Ali er-Rızâ’nın Tıbbü’r-Rızâ (er-Risâletü’z-zehebiyye fî usûli’t-tıb) adlı eseri ele alınır. Bu cilt Âgā Necefî el-İsfahânî tarafından Farsça’ya tercüme edilmiştir. XV. ciltte iman ve küfür konuları, müminlerin sıfatları ve faziletleri, Şîa’nın üstünlükleri, güzel ahlâk, kötü ahlâk ve insanın helâkine sebep olan fenalıklar 108 babda incelenir. XVI. cilt iki bölümden oluşur. Müellifin Kitâbü’l-Ǿİşre adıyla müstakil bir eser olarak XV. ciltten ayırdığı birinci bölüm ana-baba, yakınlar ve kardeşler arasındaki muaşeretten bahseden 108 babı ihtiva eder. 131 babdan meydana gelen ikinci bölümde âdâb, sünen, emirler, yasaklar, büyük günah, mâsiyet, elbise, süs, uyku ve benzeri konular yer alır. XVII. ciltte mevâiz, Kur’ân-ı Kerîm, hadîs-i kudsî, Hz. Peygamber’in ve mâsum imamların hikmetleri yetmiş üç babda işlenir. Bu cilt Allâme en-Nûrî’nin yazdığı MeǾâlimü’l-Ǿiber adlı müstedrek*iyle birlikte 1297 (1880) yılında Tebriz’de yayımlanmıştır. Temizlik ve namaza dair konulardan oluşan XVIII. cilt 221 babdır. Bu cilt, Şâzân b. Cebrâîl’in İzâhatü’l-Ǿille adlı risâlesini de ihtiva eder. XIX. cilt 261 babdan ibaret olup Kur’ân-ı Kerîm, özellikleri, ihtilâf ve tenâkuzdan berî oluşu, i‘câz vecihleri, sûrelerin faziletleri, Hz. Ali’den gelen et-Tefsîrü’n-NuǾmânî, zikir, çeşitleri, duanın âdâbı, şartları, çeşitli hastalıklarda ve münâcâtlarda okunacak dualara dairdir. Zekât, sadaka, humus*, oruç, itikâf konularına, ayrıca ramazan ve diğer aylarla ilgili dualara yer verilen XX. cilt 122 babdan oluşur. Seksen dört baba ayrılan XXI. ciltte hac, umre, cihad, emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker gibi konular işlenir. XXII. cilt, on iki imam ve diğer Şiî şahsiyetlerin kabirlerinin veya şehid edildikleri yerlerin ziyaret âdâbı ve bunları ziyaret etmenin sevabı konularına dair olup altmış dört babdır. Bu cilt 1301’de (1884) Tebriz’de basılmıştır. 130 babdan ibaret olan XXIII. cilt akidlerle ilgilidir. XXIV. cilt kırk sekiz baba ayrılır ve şer‘î hükümleri, bilhassa diyet bahsini işler. Müellif hattıyla yazılmış asıl nüshası, Mirza Fazlullah b. Şeyhülislâm ez-Zencânî’nin kütüphanesinde bulunmaktadır. XXV. cilt seçkin Şiî âlim ve müelliflerinin icâzetlerini ihtiva eder (eserin çeşitli ciltlerinin baskıları ve tercümeleri hakkında daha geniş bilgi için bk. Âgā Büzürg-i Tahrânî, III, 16-17).

Bihârü’l-envâr, 1000 yıllık Şîa rivayetlerinin hemen hepsini toplama gayretiyle yazıldığı için sahih haberler yanında bazı uydurma rivayetleri de ihtiva etmektedir. Mûsâ el-Mûsevî’nin de belirttiği gibi eser özellikle Şîa’ya ait zengin bir kültür hazinesi olmasına rağmen, hem Şîa’ya hem de İslâm ümmetinin birliğine büyük zararı dokunan asılsız birtakım bilgilerle de doludur. Şîa imamlarına nisbet edilen ve onları insan üstü niteliklere bürüyen kerâmetlere ilişkin rivayetler bu türdendir. Ayrıca ilk üç halifeyi kötüleyen ve ümmetin çoğunluğunu rencide eden sözlere yer vermesi de onun zararlı yönlerinden biri olarak kaydedilir (Âgā Büzürg-i Tahrânî, III, 26; Mûsa el-Mûsevî, s. 86-89). Bununla birlikte eser Şîa kültürünü öğrenmek isteyenlerin vazgeçemeyeceği bir kaynaktır. Nitekim Meclisî’den sonra pek çok Şiî âlim, eserlerine aldıkları haberlerin asıllarına ulaşmakta güçlük çektikleri için Bihârü’l-envâr’dan nakillerde bulunmuşlardır.

Bihârü’l-envâr ciltlerinin XIII. (XIX.) yüzyıl başlarından itibaren yapılan münferit baskılarından sonra bütün ciltleri ihtiva eden ilk taş baskısı Tahran ve Tebriz’de 1303-1315 (1885-1897) yılları arasında gerçekleştirilmiştir. Mirza Muhammed Halîl tarafından hazırlanan bu baskının bütün masrafları o devrin iki zengin tâciri tarafından karşılanmış ve eserin nüshaları Şiî âlimlere ücretsiz olarak dağıtılmıştır. Bihârü’l-envâr konusunda yapılan önemli çalışmalardan biri, Abbas b. Muhammed Rızâ el-Kummî’nin düzenlediği, Bihârü’l-envâr’da bulunmayan rivayetleri de ihtiva eden Sefînetü’l-Bihâr adlı indekstir. Ali b. İsmâil eş-Şahrûdî ise bu indeks üzerine yazdığı bir müstedrekle onun eksik taraflarını tamamlamaya çalışmıştır. Bihârü’l-envâr’ın ikinci baskısı (eski baskıda VIII. cilde tekabül eden 29-34. ciltleri hariç) 110 cilt olarak 1376-1394 (1956-1974) yılları arasında Tahran’da yapılmış, bu baskı bazı tertip değişiklikleriyle Beyrut’ta tekrarlanmıştır (1403/1983).

BİBLİYOGRAFYA:

Meclisî, Bihârü’l-envâr, Beyrut 1403/1983, I, XXVIII, XXXV-CX; Mirza Abdullah Efendi el-İsfahânî, Riyâzü’l-Ǿulemâǿ ve hıyâzü’l-fuzalâǿ (nşr. Ahmed el-Hüseynî), Kum 1401, V, 39; İ‘câz Hüseyin Kentûrî, Keşfü’l-hucub, Kalküta 1330/1912, s. 76-81; Hânsârî, Ravzâtü’l-cennât, Kum 1390-92/1970-72, II, 79-84; Hacı Mirza Nûrî Tabersî, el-Feyzü’l-kudsî (Bihârü’l-envâr içinde), CII, 37-44; Browne, LHP, IV, 359, 409, 417; Âgā Büzürg-i Tahrânî, ez-ZerîǾa ilâ tesânîfi’ş-ŞîǾa, Necef 1936, III, 16-27; XX, 16; Brockelmann, GAL Suppl., II, 573; AǾyânü’ş-ŞîǾa, IX, 182-183; Kays Âl-i Kays, el-Îrâniyyûn, III, 494-501; Mûsâ el-Mûsevî, eş-ŞîǾa ve’t-tashîh, [baskı yeri yok], 1408/1988, s. 86-89; Etan Kohlberg, “Behār al-Anwār”, EIr., IV, 90-93; a.mlf., “Majlisī, al”, ER, IX, 141-142; Abdu’l-Hadi Hairi, “Madjlisī”, EI² (İng.), V, 1086-1088; “Bihârü’l-envâr”, DMF, I, 388-390.

Mustafa Öz