BER &&&(البرّ)&&& Allah’ın isimlerinden (esmâ-i hüsnâ) biri.

“itaatkâr, sadakatli, vefakâr ve iyilik sever olmak” anlamındaki birr kökünden sıfattır. Bâr da aynı mânaya gelmekle birlikte berrin muhtevasının daha zengin olduğu ve süreklilik arzettiği kabul edilir.

Kur’ân-ı Kerîm’de üç âyette (Meryem 19/14, 32; et-Tûr 52/28) tekil, yedi âyette de (meselâ bk. Âl-i İmrân 3/193, 198; el-İnsân 76/5) çoğul (ebrâr, berere) olmak üzere on âyette geçen ber, bir yerde Allah’a nisbet edilmekte (aş. bk.), diğer iki âyetteki tekil kullanılışta ise Hz. Îsâ’nın annesine olan itaatini ifade etmektedir. Çoğul sigalarından biri (berere, Abese 80/16) ilâhî vahyi kaydeden melekleri, diğer sigalar da Allah’a sevgiyle itaat eden kulları nitelendirmektedir. Kulun “ber” diye nitelendirilmesi, kelimenin kökünü oluşturan ve Kur’ân-ı Kerîm’de muhtevası etraflıca açıklanan (bk. el-Bakara 2/177) “birr”in ifade ettiği özellikleri taşımasına bağlıdır. Söz konusu âyette bu özellikler iman esaslarını benimsemek, en değerli serveti akraba, yetim, fakir, yolda kalmış, yardım talep etmiş kimseler ve kölelerin hürriyetlerine kavuşturulması için harcamak, ibadetleri yerine getirmek, sözünde durmak ve güçlüklere karşı sabırlı olmak şeklinde sıralanmıştır (bk. BİRR). Ber çeşitli hadislerde hem sözlük mânaları hem de Kur’ân-ı Kerîm’deki kullanılışlarıyla yer almıştır.

Allah’ın isimlerinden biri olan ber başlıca iki anlam taşır: 1. “Yaratıklarına karşı rahmet, mağfiret, lutuf ve ihsanı bol olan” demektir ki rahîm, gafûr, râzık, mün‘im gibi isimlerle bağlantılı olmasının yanı sıra vâsi‘ ismiyle de yakın anlamlıdır. Buna göre ber Allah’ın bütün yaratıklarına ve kullarına rızık vermesi, onlara rahmetle muamele etmesi, müttaki ve itaatkâr olanlara kat kat sevap yazması, iyilik ve itaatte bulunmayı düşünmekle birlikte niyetlerini gerçekleştiremeyenleri bile mükâfatlandırması, buna karşılık âsileri sadece işledikleri günahlar kadar cezalandırması, kötülük yapmaya niyet ettikleri halde bundan vaz geçenleri ise cezalandırmaması şeklinde açıklanmıştır (Bağdâdî, vr. 66ª; Beyhakī, s. 92). Bu muhtevadaki ber kavramı yalnız Allah hakkında kullanılabilir. Fahreddin er-Râzî ber isminin kapsamına giren ilâhî ihsanın dinî ve dünyevî olmak üzere iki kısımda düşünülebileceğini belirtir. Allah’ın, kullarını iman ve itaat etmeleri için yaratıp bunu gerçekleştirenlere kat kat sevap vermesi dinî; kullarına sağlık, âfiyet, kuvvet, servet, evlât gibi sayılamayacak kadar çok nimetler bahşetmesi de dünyevî anlamda bir ihsandır (LevâmiǾu’l-beyyinât, s. 335-336). 2. Ber “verdiği haberde doğru olan, asla yalan söylemeyen” anlamına da gelir. Yalan söylemek Allah hakkında imkânsız olduğu için sözlerinde ve haberlerinde doğru (sâdık) kavramına en çok lâyık olan O’dur. Ber ismi bu son mânaya göre Allah’ın zâtî sıfatlarıyla, birinci mânaya göre ise fiilî sıfatlarıyla ilgili bir isimdir. Bazı sûfîler de Allah’ın ber ismine “ibadet ederek kendisine yönelen kullarına tevfik ve hidayetiyle muâmele eden” mânası vermişlerdir (Bağdâdî, vr. 66ª).

Kur’ân-ı Kerîm’de rahîm* ismiyle birlikte zikredildiği (et-Tûr 52/28) dikkate alındığında berre verilen birinci mânanın daha uygun olduğunu söylemek mümkündür.

BİBLİYOGRAFYA:

Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “brr” md.; İbnü’l-Cevzî, Nüzhetü’l-aǾyün, “birr” md.; İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, “brr” md.; Lisânü’l-ǾArab, “brr” md.; Wensinck, MuǾcem, “brr” md.; M. F. Abdülbâkī, MuǾcem, “brr” md.; Mustafavî, et-Tahkīk, “brr” md.; Buhârî, “Tevhîd”, 24; İbn Mâce, “DuǾâǿ”, 10, “Fiten” 16; Tirmizî, “DaǾavât”, 82; Bağdâdî, el-Esmâǿ ve’s-sıfât, vr. 65b-66b; Beyhakī, el-Esmâǿ ve’s-sıfât, s. 91-93; Gazzâlî, el-Maksadü’l-esnâ, s. 150-174; İbnü’l-Cevzî, Zâdü’l-mesîr, V, 215; Fahreddin er-Râzî, LevâmiǾu’l-beyyinât (Sa‘d), s. 335-336; Teftâzânî, Şerhu’l-ǾAkāǿidi’n-Nesefiyye (nşr. Ahmed Hicâzî es-Sekkâ), Kahire 1407/1987, s. 101-102; Metin Yurdagür, Allah’ın Sıfatları, İstanbul 1984, s. 108.

Suat Yıldırım