BEHCETÜ’l-MECÂLİS

بهجة المجالس

İbn Abdülberr’in (ö. 463/1071) ahlâkî, edebî ve hikemî konulara dair antolojik eseri.

Başta hadis ve fıkıh olmak üzere tarih, siyer, kıraat ilimleri, biyografi gibi sahalarda eser vermiş çok yönlü bir âlim olan İbn Abdülber en-Nemerî’nin, Tuleytula (Toledo) emîrlerinden Muzaffer b. Eftas’a ithafen yazdığı (bk. Brockelmann, GAL, I, 454) ve tam adı Behcetü’l-mecâlis ve ünsü’l-mücâlis olan geniş hacimli eser, onun edebî literatüre dair zengin bilgi ve kültürünün ürünüdür. Nitekim kitap, müellifin “edebiyat sahasının bir süvarisi” olduğunun delili sayılmıştır (bk. İbn Saîd el-Mağribî, II, 408).

Behcetü’l-mecâlis bir mukaddime ile 124 babdan oluşur. Eserin antolojik mahiyette olması muhtevasını sistemli bir tasnife tâbi tutmayı güçleştirmekle birlikte başlıca konularını sohbet ve konuşma âdâbı, insanın dünya hayatı ve imkânları karşısındaki tavrının nasıl olması gerektiği, yolculuk ve karşılıklı ziyarette bulunmanın âdâbı, insanların hak ve sorumlulukları, siyaset ahlâkı, ahlâkî erdemler ve fenalıklar, akıl ve ahmaklık, ebeveyn-evlât, yönetici-yönetilen, erkek-kadın gibi çeşitli zümreler arasında ahlâkî ve sosyal münasebet kuralları, giyim kuşam ve yeme içme gibi günlük faaliyetlerle ilgili görgü kuralları, anlatılmak istenenlerin daha kolay öğrenilmesini sağlamak üzere konuların üçlü, dörtlü ve beşli maddeler halinde sıralandığı özdeyişler, belâlara sabır ve ünlülerin ölüm döşeğinde söylediği uyarıcı mahiyetteki sözler oluşturur.

Müellifin mukaddimede yer alan düşüncesine göre ilim yapmak isteyenler için Kitap ve Sünnet’e ait bilgileri özümsedikten sonra en faydalı çalışma edebiyat alanındaki araştırmalardır. Zira bu alan ruha hayat veren, akıl ve zekâyı keskinleştiren, erdemler kazandıran, insanı bayağı duygu ve düşüncelerden kurtaran hikmetlerle doludur. Bu meziyetleri kazanabilmek için Kur’an ve Sünnet’in gösterdiği doğrultuda eğitilmiş bilge kişilerin, âlim ve ediplerin nazım ve nesir halindeki özdeyişlerini bilmek gereklidir. İbn Abdülber ayrıca Arap ve Fars edebiyatı ile diğer milletlerin hikemiyatını derlemenin yararına işaret etmekte, kitabını tertip ederken gerek ulaşabildiği eserlerden derlemeler yapmak, gerekse kendi birikimini aktarmak suretiyle edebî ve hikemî kaynaklardan faydalandığını bildirmektedir. Gerçekten Behcetü’l-mecâlis’te bazan Sokrat, Eflâtun, Aristo, Hipokrat, Galen gibi filozof ve hekimlere, bazan da İskender’e isnat edilen hikemiyatla Grek kültüründen; Büzürcmihr, Erdeşîr, Enûşirvân gibi İranlı hakîmlere isnat edilen hikemiyatla da İran kültüründen örnekler verilmiştir. Bununla birlikte eser Arap-İslâm literatürü ağırlıklı olup bu yönüyle Ebû Süleyman es-Sicistânî’nin Śıvânü’l-ĥikme, Ebü’l-Hasan el-Âmirî’nin es-SaǾâde ve’l-isǾâd, İbn Hindû’nun el-Kelimü’r-rûĥâniyye, İbn Miskeveyh’in Câvidân-ħıred, İbn Fâtik’in Muħtârü’l-ĥikem ve meĥâsinü’l-kilem adlı kitapları gibi daha çok felsefî mahiyette ve İslâmî literatürle birlikte Grek, Fars ve Hint kaynaklı hikemiyata da geniş ölçüde yer veren antolojik eserlerden ayrılır ve İbn Kuteybe’nin ǾUyûnü’l-aħbâr’ıyla İbn Abdürabbih’in el-Ǿİķdü’l-ferîd’ini hatırlatır. Öte yandan “daha faydalı ve verimli olması için” yer yer aynı bab içinde zıt görüşleri ifade ve telkin eden sözler ihtiva etmesi bakımından da Câhiz’a nisbet edilen Kitâbü’l-Meĥâsin ve’l-eżdâd adlı eseri andırır. Müellif başvurduğu kaynakların isimlerini vermemekle birlikte eserin metot ve muhtevasına bakılırsa bu kaynakların başında İbn Abdürabbih’in el-Ǿİķdü’l-ferîd’i, İbn Kuteybe’nin ǾUyûnü’l-aħbâr, eş-ŞiǾr ve’ş-şuǾarâǿ ve Kitâbü’l-MaǾârif’i, Câhiz’ın el-Beyân ve’t-tebyîn ve Kitâbü’l-Ĥayevân’ı, Ebû Hayyân et-Tevhîdî’nin eś-Śadâķa ve’ś-śadîķ’ı gibi antolojik eserlerle Taberî’nin Târîħ ve Tefsîr’inin geldiği görülür. Eserin tertibinde Ümeyye b. Ebü’s-Salt, İmruülkays ve Züheyr b. Ebû Sülmâ gibi bazı Câhiliye dönemi şairleriyle Hassân b. Sâbit, Ebû Temmâm, Mütenebbî, Ferezdak, Ebû Nüvâs, Ebü’l-Atâhiye ve daha birçok ünlü şairin divanlarından istifade edilmiştir. Ayrıca Hayyân b. Hakem el-Gazâl, Yûsuf b. Hârûn el-Kindî, Ebü’l-Kāsım Muhammed b. Nusayr el-Kâtib gibi Endülüslü şairlerden nakiller yapılmıştır. Behcetü’l-mecâlis’te başka kaynakların zikretmediği manzum ve mensur ifadeler de bulunmaktadır. Nitekim Mısırlı bir şair olan Mansûr el-Fakıh’e ve Bağdatlı Mahmûd el-Verrâk’a isnat edilen şiirler neredeyse birer divan genişliğinde olup sadece Behcetü’l-mecâlis vasıtasıyla bilinir; aynı şekilde Ebü’l-Atâhiye’ye isnat edilen bazı manzumeler adı geçenin matbu divanında bulunmamaktadır. Ebû Bekir el-Arzemî, Mahmûd b. Hüseyin (Küşâcim), Hâlid b. Yezîd el-Kâtib, Saîd b. Humeyd, Sehl el-Verrâk, Ebü’l-Ferec el-Bebbega’ ve Hasan-ı Basrî gibi kişilerin bazı manzumeleri de bu eser vasıtasıyla bilinmektedir. Behcetü’l-mecâlis’te tamamı otuz yedi beyit olan müellifin kendi manzumeleri de bulunur (bk. I, 165-166, 284, 391, 525; II, 27, 104-105).

Müellif mukaddimede de belirttiği gibi hemen her babın başında bir veya birkaç hadis zikrederek konuya girer; ayrıca başta dört halife olmak üzere sahâbe, tâbiîn ve sonraki dönemlerin önde gelen âlimlerinin edebî ve hikemî sözlerine geniş yer verir. Esasen Behcetü’l-mecâlis’in telifinde İslâmî edep ve ahlâk telakkisine titizlikle riayet edilmiş olup eser bu yönüyle İbn Kuteybe ve Câhiz gibi müelliflerin aynı türde olan, ancak yer yer İslâm ahlâkı ile uzlaştırılamaz görüşler taşıyan sözler, müstehcen fıkra ve nükteler aktaran kitaplarından ayrılır. İbn Abdülber nâdiren zikrettiği bu tür ifadeleri tenkit etmekten geri durmamıştır. Meselâ zulüm ve haksızlığa


dair olan babda Mütenebbî’nin, “Zulmetmek insanın mayasında vardır; bu yüzden eğer zulmetmeyen birini görürsen bil ki o bir sebepten dolayı zulmetmiyordur”; “Olayları ve insanları benim kadar iyi tanıyan bir kimse okunu merhametsizce fırlatır” anlamındaki beyitlerini zikrettikten sonra bu anlayışın, “Kur’an’ın ortaya koymuş olduğu ahlâk ilkelerini hazmetmemiş, Peygamber’in sünnetini özümsememiş ve bu yüzden bağışlama, hoşgörü, şefkat, merhamet gibi yüksek erdemler kazanmamış olan fâsıkların ahlâkı” olduğunu belirtir (I, 366). Aynı şekilde meçhul bir şaire ait olup istibdadı öven birkaç beyit kaydettikten sonra bu anlayışı reddederek âlimler nezdinde istibdadın yerilmiş, meşveretin ise övülmüş olduğunu, fâsıklardan başkasının istibdadı hoş göremeyeceğini ifade eder (I, 456-457). Bundan başka eserde yer yer rivayetlerin metin ve senet tenkitleri, fıkhî görüşler, biyografik bilgiler ve bazı terimlerin tariflerine de rastlanır. Ayrıca bazı konular hakkında ayrıntılı bilgi için müellifin et-Temhîd, CâmiǾu beyâni’l-Ǿilm ve el-İstî‘âb adlı eserlerine göndermeler yapılır.

Behcetü’l-mecâlis, edebî kıymeti dolayısıyla sonraki bazı Endülüslü müelliflerce edebî ve hikemî konularda kaynak olarak kullanılmış (meselâ bk. Ebü’l-Hayr el-İşbîlî, s. 277; Kādî İyâz, s. 207), İbn Liyûn et-Tücîbî tarafından Buġyetü’l-müǿânis min Behceti’l-mecâlis ve ünsi’l-mücâlis başlığıyla ihtisar edilmiştir (bk. Brockelmann, GAL Suppl., II, 380). Dünya kütüphanelerinde birçok yazması bulunan (bk. Brockelmann, GAL, I, 454; Suppl., I, 629) eserdeki emsâl*den bir kısmı Mecelletü’l-muĥîŧ’in zeylinde basılmış (Kahire 1907), ayrıca aynı yerde ve yılda İbnü’l-Mukaffa‘ın el-Edebü’l-kebîr’i ile birlikte Cevâhirü’l-ĥukemâǿ adıyla neşredilmiştir (bk. Brockelmann, GAL, I, 454). Behcetü’l-mecâlis’in tamamının tahkiki, Kahire Dârü’l-Kütüb (Edeb, nr. 342, 1366) ve Murat Molla (nr. 1487) kütüphanelerindeki yazmalarla Ezher Üniversitesi Kütüphanesi Revâku’l-Megāribe bölümünde bulunan yazma nüshadan istifade edilerek Muhammed Mürsî el-Hûlî tarafından yapılmış ve ilki iki cilt (Kahire 1962), ikincisi üç cilt (Beyrut 1982) halinde olmak üzere iki defa yayımlanmıştır. Başında İbn Abdülberr’in hayatı ve eserleri hakkında genel bilgilerle özellikle Behcetü’l-mecâlis’in tanıtımını ihtiva eden bir mukaddimenin yer aldığı bu neşre eklenen dipnotlarda müellifin kendilerinden nakillerde bulunduğu kişiler hakkında kısa biyografik bilgiler verilmiş, eserde yer alan manzumelerin tamamına yakınının kaynakları gösterilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Abdülber, Behcetü’l-mecâlis (nşr. Muhammed Mürsî el-Hûlî), Kahire 1962, nâşirin mukaddimesi, I, 7-33; Humeydî, Ceźvetü’l-muķtebis, Kahire 1386/1966, s. 368; İbn Hâkān el-Kaysî, Maŧmaĥu’l-enfüs ve mesraĥu’t-teǿennüs fî müleĥi ehli’l-Endelüs (nşr. Muhammed Ali Şevâbike), Beyrut 1403/1983, s. 294-295; Kādî İyâz, el-Ġunye (nşr. Mâhir Züheyr Cerrâr), Beyrut 1402/1982, s. 207; Ebü’l-Hayr el-İşbîlî, Fehrese, s. 277; İbn Saîd el-Mağribî, el-Muġrib, II, 407-408; Keşfü’ž-žunûn, I, 258; Serkîs, MuǾcem, I, 160; Brockelmann, GAL, I, 454; Suppl., I, 629; II, 380; Ömer Ferrûh, Târîħu’l-edeb, IV, 588; Leys Suûd Câsim, İbn ǾAbdilber el-Endelüsî ve cühûdühû fi’t-târîħ, Mansûre 1408/1988, s. 228-229.

Mustafa Çağrıcı