BEDÂİU’s-SANÂİ‘

بدائع الصنائع

Kâsânî’nin (ö. 587/1191) Hanefî fıkhına dair eseri.

Tam adı BedâǿiǾu’s-sanâǿiǾ fî tertîbi’ş-şerâǿiǾ olan eser, özellikle tertip ve metot bakımından klasik Hanefî fıkıh kitapları arasında önemli bir yer tutar. Mukaddimesinde zikredildiği üzere müellife göre eser yazmanın asıl maksadı bilgilere ulaşmayı ve onları anlamayı kolaylaştırmak, istifade alanını mümkün olduğu kadar genişletmektir. Bu da ayrıntılı bilgileri genel kaide ve esaslara bağlayarak ele almakla mümkün olur. Daha önceki müelliflerin bu noktaya fazla önem vermediklerini belirten Kâsânî, hocası Alâeddin es-Semerkandî’yi takip ederek eserinde bunu gerçekleştirmeye çalıştığını söyler (BedâǿiǾ, I, 2). Gerçekten de Kâsânî bu eserinde her konunun başında bir ana plan verir ve meseleleri bu plana göre ele alarak sistemli bir şekilde işler. Meselelerin dayandıkları naklî ve aklî delillerle birlikte ele alındığı ve farklı görüşlerin bu açıdan tahlil ve tenkit edildiği eserde müellif önce Hanefî mezhebinin usul ve kaidelerine göre kuvvetli ve tercihe değer bulduğu görüşü verir, daha sonra da diğer görüşleri zikreder. Delillerin tartışmasına ise muhalif görüşlerden başlar, sonra esas aldığı görüşün delillerine geçer. Ebû Hanîfe ve talebelerinin yanında daha sonraki büyük Hanefî âlimlerin görüşlerine de yer verilen eserde sık sık İmam Şâfiî’nin, bazan da İmam Mâlik’in görüşlerine temas edilir. Gerek görüş ve delillerin sıralanışı gerekse İmam Şâfiî ve Mâlik’in görüşlerinin zikredilmesi konusunda Kâsânî’nin metodu ile çağdaşı Burhâneddin el-Mergınânî’nin el-Hidâye’deki metodu aynıdır.

Kâsânî’nin biyografisiyle ilgilenen müellifler genellikle bu eserin hocası Semerkandî’nin Tuhfetü’l-fukahâǿ adlı kitabının şerhi olduğunu söylemektedirler. Biyografi yazarlarının bu kanaati muhtemelen Kâsânî hakkında halk arasında yaygın olan, “Hocasının Tuhfe’sini şerhetti ve kızıyla evlendi” sözünden kaynaklanmaktadır. Gerçekten de Kâsânî eserini hocasına sunduğunda hocasının kitabı çok beğendiği ve onu mehir kabul ederek bir fıkıh âlimi olan kızı Fâtıma’yı Kâsânî ile evlendirdiği kaynaklarda zikredilmektedir. Ne var ki BedâǿiǾu’s-sanâǿiǾ gerek şekil gerekse muhteva bakımından klasik şerhlere benzemediği gibi her iki kitabın tertibi de farklıdır. Bu farklılıklara bakarak Otto Spies kitabın Tuhfetü’l-fukahâǿ adlı eserin şerhi sayılmasının haksızlık olacağını söylemektedir (Isl., XLI, 18-26). Tuhfe’nin tenkitli neşrini gerçekleştiren Muhammed Zeki Abdülber ise Kâsânî’nin Tuhfe’deki bilgileri aynı kelimelerle BedâǿiǾe aldığını, böylece Tuhfe’nin metnini koruduğunu ve bu yönüyle bir anlamda şerh sayılabileceğini söylemektedir (Tuhfetü’l-fukahâǿ [Mukaddime], I, 23-25).

Kâsânî, son derece sistemli olan eserinin telifinde hocasının yolundan gitmiş olmakla birlikte gerek muhteva gerekse metodu bakımından BedâǿiǾin Tuhfe’yi bir hayli aştığı görülür. Hanefî hukuk literatüründe, kendisinden önce olduğu gibi sonraki dönemlerde de bu açılardan kendisine ulaşılamamış bir eser olan BedâǿiǾin diğer meşhur Hanefî fıkıh kitapları gibi şerh, hâşiye vb. çalışmalara konu olmamasında bu açık, ilmî ve metodik özelliklerinin tesiri olmalıdır. Nitekim bugüne kadar BedâǿiǾ üzerine yapılan bir tek ihtisar çalışması bilinmektedir. Bu eser, Ebû Abdullah Muhammed b. Muhammed er-Redînî el-Hüseynî’nin Zâdü’l-garîbi’d-dâyiǾ min BedâǿiǾi’s-sanâǿiǾ fî tertîbi’ş-şerâǿiǾ adlı kitabı olup 925 (1519) yılında yazılmıştır. Eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Ayasofya, nr. K. 1209, 524 varak). Kâtib Çelebi, Şah Muhammed b. Ahmed b. Ebü’s-Suûd el-Manastırî’nin Mücerredü’l-BedâǿiǾ ve mulahhasü’ş-şerâǿiǾ adlı bir eserinden söz ediyorsa da (Keşfü’z-zunûn, I, 371) bu eserin mevcudiyeti tesbit edilememiştir.

BedâǿiǾ ilk defa yedi cilt halinde basılmış olup (Kahire 1327-1328) bu neşrin ofset baskıları yapılmıştır (Beyrut 1974, 1982). Hadislerini Ahmed Muhtar Osman’ın tahrîc ettiği kitabın bir başka neşri Zekeriyyâ Ali Yûsuf tarafından gerçekleştirilmiştir (I-X, Kahire 1972).

BİBLİYOGRAFYA:

Kâsânî, BedâǿiǾu’s-sanâǿiǾ fî tertîbi’ş-şerâǿiǾ, Kahire 1327-28/1910, I-VII; Alâeddin es-Semerkandî, Tuhfetü’l-fukahâǿ (nşr. Muhammed Zeki Abdülber), Dımaşk 1377/1958, nâşirin mukaddimesi, I, 23-25; Keşfü’z-zunûn, I, 230, 371; Leknevî, el-Fevâǿidü’l-behiyye, s. 53; Serkîs, MuǾcem, II, 1540; Brockelmann, GAL, I, 462, 465; Suppl., I, 640, 643; Îzâhu’l-meknûn, I, 606; C. Chehata, Etudes de droit musulman, Paris 1971, s. 22; Nicolas P. Aghnides, An Introduction to Mohammadan Law And A Bibliography, Lahore 1981, s. 180; MaǾa’l-Mektebe, s. 353; Otto Spies, “Istanbuler Handschriften zu dem Rechtswerk Badâ’iǾus-Sanâ’iǾ des Kāsānı”, Isl., XLI (1969), s. 18-26; W. Heffening - Y. Linant de Bellefonds, “al-Kāsānı”, EI² (İng.), V, 690.

Halit Ünal