BECÎLE (Benî Becîle)

بنو بجيلة

Adnânîler’e mensup eski bir Arap kabilesi.

Kabileye adını veren Becîle, Enmâr b. Nizâr b. Maadd’in oğlu veya kızıdır. Enmâr, kardeşi Mudar b. Nizâr’ın kuyusunu tahrip ettikten sonra Hicaz’dan Yemen’e kaçmış ve Kahtânîler arasına karışmıştır. Bunun için bazı kaynaklar bu kabilenin soyunu Kahtân’a bağlı gösterirler.

Serat dağlarına yerleşen Enmâr’ın iki oğlu Becîle ve Has‘am zamanla çoğalarak Tâif’e 120 km. kadar uzaklıktaki Tebâle ile Yemen’in yüksek dağlık kısımları arasındaki geniş bölgeye yayıldılar. Bedevî bir hayat yaşayan Becîle kabilesi mensupları komşu kabilelerle olduğu gibi zaman zaman kendi aralarında da savaşmışlar ve çeşitli kollara ayrılarak muhtelif bölgelere dağılıp oralardaki kabilelere iltihak etmişlerdir. Bekrî, bu kolları ve iltihak ettikleri kabileleri ayrıntılı olarak anlatır. Becîle de diğer Arap kabileleri gibi putperest olup kendi putlarının yanı sıra kardeşleri Has‘am kabilesinin putu Zülhalasa’ya da tapardı.

İslâmiyet’in ortaya çıkışı sırasında Becîle’nin reisi Cerîr b. Abdullah el-Becelî idi. 10. yılın Ramazan ayında Cerîr’in başkanlığında Medine’ye gelen 150 kişilik Becîle heyeti Hz. Peygamber’le görüştü ve İslâm esaslarına bağlı kalacağına söz verip ona biat etti. Becîle’nin bir kolu olan Ahmesliler de aynı sıralarda Kays b. Azrâ el-Ahmesî başkanlığında 250 kişilik bir heyetle Medine’ye gelip Hz. Peygamber’e bağlılık arzettiler. Her iki heyet mensuplarına hediyeler verildi ve kabilenin zekâtlarını toplamak üzere de Ebû Süfyân görevlendirildi. Resûlullah Cerîr b. Abdullah’ı 250 kişi ile Zülhalasa’yı tahrip etmek için gönderdi. Cerîr bu putu tahrip ettiği gibi Has‘am kabilesinden bir heyetin de Medine’ye giderek müslüman olmasını sağladı.

Hz. Peygamber’in vefatı üzerine bazı Becîleliler irtidad ettiler. Hz. Ebû Bekir Cerîr’i onların üzerine gönderdi ve bir süre sonra irtidad edenlerin hepsi tekrar müslüman oldular. Kabile İslâm fetihlerinde çok önemli bir rol oynadı. Cerîr başkanlığında Medine’ye gelen Becîleliler, elde edecekleri ganimetin dörtte birinin kendilerine verilmesi şartıyla Sâsânîler’e karşı savaşmak üzere Irak’a gitmek istediler. Hz. Ömer onların bu isteklerini kabul etti. Kādisiye Savaşı’nda da İslâm ordusunun dörtte birini bu kabile mensupları teşkil ediyordu. İslâm fetihleri uğrunda yurtlarını terkeden Becîle kabilesi mensupları çoğunlukla Kûfe’ye yerleştiler ve orada kendileri için bir mahalle kurdular. Eski yurtlarında çok az bir zümre kaldı. Bu arada Mekke, Basra ve Dımaşk’a, ayrıca Endülüs’e yerleşenler de oldu. Bugün Irak’ta Bâcelân adı ile bilinen ve Hanikîn ve Hulvân’da yaşayan halk bu kabileye mensuptur.

Sıffîn Savaşı’nda Hz. Ali safında yer alan Becîle kabilesi, Mus‘ab b. Zübeyr’in Fars âmil*i Mühelleb b. Ebû Sufre’ye karşı Muhtâr es-Sekafî’nin kumandanı Ahmer b. Şümeyt ile birlikte savaştı, fakat yenilip dağıldı. Hâlid b. Abdullah el-Kasrî, İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe’nin talebesi Ebû Yûsuf gibi meşhur simalar da bu kabileye mensuptur.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Hişâm, es-Sîre, I, 15-16, 74-75, 86; İbn Sa‘d, et-Tabakāt, I, 347-348; VI, 22; Halîfe b. Hayyât, et-Tabakāt (Zekkâr), I, 257-260, 310-312, 344-345, 442-443; İbn Kuteybe, el-MaǾârif (Ukkâşe), s. 64, 102-103, 499; Belâzürî, Ensâb, I, 384, 530; a.mlf., Fütûĥ (Müneccid), s. 310, 311, 328-329, 350-351; Taberî, Târîħ (de Goeje), I, 1763, 1988, 2186-2187, 2197-2202, 2221, 2355-2358, 2597, 3301, 3174; İbn Düreyd, elİştikāk, s. 515-520; Mes‘ûdî, Mürûcü’z-zeheb (Abdülhamîd), II, 310-311; İbn Hazm, Cemhere, s. 387-399; Bekrî, MuǾcem, I, 57-63; Sem‘ânî, el-Ensâb, II, 85-88; Kalkaşendî, Nihâyetü’l-ereb (nşr. İbrâhim el-İbyârî), Kahire 1959, s. 171-172; Kehhâle, MuǾcemü kabâǿili’l-ǾArab, Beyrut 1388/1968, I, 63-65; Atîk b. Gays el-Bilâdî, MuǾcemü kabâǿili’l-Hicâz, Mekke 1399/1979, s. 30-33, 433-434; Mustafa Fayda, İslâmiyetin Güney Arabistan’a Yayılışı, Ankara 1982, s. 51-58; J. Hell, “Becîle”, İA, II, 432; W. Montgomery Watt, “Badjīla”, EI² (Fr.), I, 889-890.

Mustafa Fayda