BÂLÎ EFENDİ, Sofyalı

(ö. 960/1553)

Fusûsü’l-hikem şârihi, âlim, şair ve mutasavvıf.

Bugünkü Arnavutluk sınırları içinde kalan Usturumca’da doğdu. Tahsilini Sofya ve İstanbul’da tamamladı. Daha sonra Halvetî şeyhlerinden Kasım Çelebi’ye intisap etti. Kanûnî Sultan Süleyman’ın takdir ve iltifatını kazandı; onun bazı


seferlerine katılarak orduya mânevî destek verdi. Sofya yakınlarında Sâlihiye’de vefat etti ve orada defnedildi. Daha sonraki yıllarda Abdülaziz oğlu Kadı Abdurrahman tarafından aynı yerde adına cami, türbe ve zâviye yaptırıldı.

Müridlerine Gazzâlî’nin eserlerini tavsiye eden Kurd Muhammed Efendi ile Vahdet-i Vücûd adlı eserin müellifi olan Muslihuddin Efendi en meşhur müridleridir. Sofyalı Bâlî hem zâhirî ilimler hem de tasavvufî meseleler hakkında eser vermiştir. Kazâ ve kader konusunda İbn Kemal’e yazdığı reddiye kelâm ilmindeki dirayetini, tasavvuf tarihinin en çok tartışılan eseri Fusûsü’l-hikem’e şerh yazması da bu sahadaki vukufunun derinliğini ortaya koyar. Bâlî Efendi’nin Şeyh Bedreddin Simâvî aleyhinde devrin padişahına mektup yazdığı da göz önüne alınırsa (bk. M. Şerefeddin, s. 71-72) onun çok tartışılan bazı fikrî-tasavvufî meseleler karşısında orta bir yol tuttuğu sonucuna varılabilir.

Eserleri. Bâlî Efendi’nin en meşhur eseri Şerĥu’l-Fuśûś’tur. Arapça olarak kaleme aldığı bu eserin en önemli özelliği, bazı konularda diğer Fusûsü’l-hikem şârihlerine muhalif görüşler ihtiva etmesidir. Meselâ ona göre Firavun’un imanı konusunda İbn’ül-Arabî’nin asıl kanaati el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye’deki fikridir. Bu eserinde İbnü’l-Arabî Firavun’un cehennemde ebedî kalacağını söyler. Fusûsü’l-hikem’inde Firavun’un imanının geçerli olup olmadığı konusunda yer alan ifadelerinin ise şârihler tarafından yanlış anlaşıldığını ileri sürer. Çeşitli kütüphanelerde birçok yazma nüshası bulunan eser basılmıştır (İstanbul 1309). Diğer eserleri şunlardır: Atvâr-ı Seb‘a (Türkçe, Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 2927; İÜ Ktp., TY, nr. 643, 2310); Şerhu hadîsi küntü kenzen (Süleymaniye Ktp., Tırnovalı, nr. 1864; Şehid Ali Paşa, nr. 2725/18); Risâletü’l-kazâǿ ve’l-kader (Süleymaniye Ktp., Dârülmesnevî, nr. 55/2); Kıssa-i İbrâhim Aleyhisselâm (İÜ Ktp., TY, nr. 2410); Mecmûatü’n-nesâih (Türkçe, Süleymaniye Ktp., İzmirli, nr. 350); Risâletü’t-tasavvuf (Süleymaniye Ktp., Tâhir Ağa, nr. 433/3); Vâridât (Türkçe, Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 2338).

Mutasavvıfâne bazı şiirler de yazan Bâlî’nin şiirlerine mecmualarda rastlanmaktadır. S. N. Ergun “Manzûme-i Vâridât” adlı uzun bir şiirini eserine almıştır (Türk Şairleri, I, 739-740). Bazı mecmualarda mektuplarının olduğu da görülmektedir (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 188/2, vr. 26-32; M. Ârif Molla Murad, nr. 213/2, vr. 27-30; Esad Efendi, nr. 3729/2, vr. 81-85).

BİBLİYOGRAFYA:

Bâlî Efendi, Şerhu’l-Fusûs, İstanbul 1309, s. 395; Tarîkatnâme-i Halvetiyye, İstanbul 1290, s. 31; İbnü’l-Arabî, el-Fütûhât, IV, 245; V, 215; Taşköprizâde, Şekāǿik, Beyrut 1395/1975, s. 317; Mecdî, Şekāik Tercümesi, s. 521-522; Keşfü’z-zunûn, I, 883; II, 1263; Sicill-i Osmânî, II, 4-5; Hüseyin Vassâf, Sefîne, III, vr. 228; M. Şerefeddin [Yaltkaya], Simavnakadısıoğlu Şeyh Bedreddîn, İstanbul 1924, s. 71-72; Osmanlı Müellifleri, I, 42; Ergun, Türk Şairleri, II, 737-740; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 330; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, III, 38.

Mustafa Kara