BAHRÜ’l-ULÛM

بحر العلوم

Alâeddin Ali b. Yahyâ es-Semerkandî’nin (ö. 860 / 1456) Kur’an tefsiri.

Hayatı hakkında kaynaklarda yeterli bilgi bulunmayan Türk müfessiri Alâeddin es-Semerkandî Mâverâünnehir’den Orta Anadolu’ya göç etti ve Lârende (Karaman) kasabasına yerleşti. Vefatına kadar burada yaşadı; rivayete göre 150 yaşlarında iken yine burada vefat ettiği için Karamânî nisbesiyle de anıldı. Hanefî mezhebine mensup sûfîler arasında yer aldığı kaydedilen es-Semerkandî, 730’da (1330) vefat eden Hanefî fakihi Alâeddin el-Buhârî’nin öğrencilerinden olup aynı zamanda mantık ilminde de söz sahibi idi. Tefsirden başka hâşiye türünde eserler de yazdı. Hâşiye Ǿalâ Şerhi’ş-Şemsiyye, Hâşiye Ǿalâ Şerhi’l-MetâliǾ ve Hâşiye Ǿalâ Şerhi’l-Mevâkıf adlı eserleri kaynaklarda zikredilmektedir.

Semerkandî’nin Bahrü’l-Ǿulûm’u kaynaklarda farklı müelliflere nisbet edilmektedir. Muhammed Hüseyin ez-Zehebî, Ebü’l-Leys es-Semerkandî’nin (ö. 373 / 983) tefsirinden söz ederken bu eserin adını Bahrü’l-Ǿulûm olarak kaydetmekte, ancak Tefsîru Ebi’l-Leys es-Semerkandî diye tanındığını söylemektedir. Abdullah Mahmûd eş-Şehhâte de Zehebî’nin bu görüşünü paylaşmaktadır. Buna karşılık Kâtib Çelebi ve Brockelmann bu tefsirin Alâeddin Ali b. Yahyâ es-Semerkandî’nin eseri olduğunu zikretmektedirler. İsmâil Paşa da Alâeddin Ali b. Yahyâ es-Semerkandî’nin kısa biyografisini verirken onun Bahrü’l-Ǿulûm adlı dört ciltlik ve Mücâdile sûresine kadar telif edilmiş olan tefsirinden söz etmekte (Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 733), ayrıca Abdurrahman b. İbrâhim el-Konevî’nin (ö. 972 / 1564) aynı adı taşıyan bir tefsiri bulunduğunu belirtmektedir (Îzâĥu’l-meknûn, I, 165). Öte yandan Ebü’l-Leys es-Semerkandî’nin tefsirinin başta İstanbul olmak üzere çeşitli yerlerdeki kütüphanelerde bulunan yazma nüshaları da Bahrü’l-Ǿulûm adını taşımamaktadır. Ayrıca Türk müfessiri İsmâil Hakkı Bursevî’nin, Rûhu’l-beyân adlı tefsirinde çeşitli müfessirlerden nakillerde bulunurken bazan ( قال أبو الليث في تفسيره ), bazan da ( قال السمرقندي في بحر العلوم ) tarzında iki farklı ifade kullandığı, bunlardan, “Semerkandî Bahrü’l-ulûm’da dedi ki...” anlamına gelen ikinci ifade ile yaptığı nakillerin Ebü’l-Leys es-Semerkandî’nin tefsirinde değil Alâeddin es-Semerkandî’nin tefsirinde yer aldığı görülmektedir.

Dört ciltten ibaret olan Bahrü’l-Ǿulûm’un başında ilmin önemi ve Kur’an mûcizesi üzerinde durulmakta ve daha sonra sûrelerin tefsirine geçilmektedir. Eserin birinci cildi Fâtiha sûresinden Mâide sûresinin sonlarına, ikinci cildi Mâide sûresinin sonlarından İsrâ sûresinin baş tarafına, üçüncü cildi İsrâ sûresinden Lokmân sûresine, dördüncü cildi ise Lokmân sûresinden Mücâdile sûresinin ilk âyetlerine kadar devam etmektedir.

Genel olarak rivayet metoduyla kaleme alınan bu eserde âyetlerin tefsiri sırasında başta Hz. Peygamber’in hadisleri olmak üzere Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes‘ûd, Enes b. Mâlik, Hz. Ömer, Hz. Ali ve Abdullah b. Ömer gibi sahâbîlerin rivayetleriyle Dahhâk, Mücâhid, Hasan-ı Basrî, Atâ b. Ebû Rebâh, İkrime, Saîd b. Cübeyr, Şa‘bî, Zührî, Süddî, Zeyd b. Eslem, Rebî‘ b. Enes, Kâ‘b el-Ahbâr, Muhammed b. Kâ‘b el-Kurazî ve Mukātil b. Süleyman gibi tâbiîn ve tebeü’t-tâbiînden olan müfessirlerin görüşlerine yer verilmekte, ayrıca Zemahşerî, Beyzâvî ve Nizâmeddin en-Nîsâbûrî gibi tanınmış müfessirlerin tefsirlerinden nakiller yapılmaktadır.


Sade bir üslûpla kaleme alınan bu tefsirde gerek Hz. Peygamber’den rivayet edilen hadislerde gerekse sahâbe ve tâbiînden nakledilen haberlerde sened zikredilmemiştir. Âyetlerin ve sûrelerin nüzûl sebepleri, sûrelerin faziletleri, nâsih ve mensuh, müteşâbihlerin te’vili gibi Kur’an ilimleriyle ilgili çeşitli konulara temas edilmiş, mütevâtir kıraat farkları üzerinde genişçe durulmuş, bu arada kâinat ahvali ve peygamber kıssalarına dair ayrıntılı bilgilere ve İsrâiliyat’tan olan haberlere de yer verilmiştir. Eserde rivayetle beraber dirayet yolu da ihmal edilmemiş, özellikle kelimelerin türetilişleri ve mânaları ile ilgili oldukça doyurucu açıklamalar yapılmış, zaman zaman âyetlerdeki belâgat nükteleriyle edebî sanatlar da gösterilmiştir. Kelâm ilmini ilgilendiren konulara da temas eden Alâeddin es-Semerkandî, âyetleri tefsir ederken bazı tasavvufî mütalaalar zikretmiş, bu arada Sehl et-Tüsterî ve Nizâmeddin en-Nîsâbûrî gibi tasavvufî yönü bulunan müfessirlerin görüşlerine de yer vermiştir.

Brockelmann bu tefsire ait bir yazma nüshanın Tunus Zeytûne Kütüphanesi’nde (nr. I, 40/1) bulunduğunu haber vermektedir. Tesbit edilebilen diğer yazma nüshaları ise Süleymaniye (Esad Efendi, nr. 67, 68; Kılıç Ali Paşa, nr. 106-109; Lâleli, nr. 98; Hasan Hüsnü Paşa, nr. 55) ve Samsun Gazi kütüphanelerinde (nr. 901) kayıtlı bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Alâeddin es-Semerkandî, Bahrü’l-Ǿulûm, Süleymaniye Ktp., Kılıç Ali Paşa, nr. 106-109, I-IV; Keşfü’ž-žunûn, I, 225; İsmâil Hakkı Bursevî, Rûĥu’l-beyân, İstanbul 1389/1969, IV, 95, 438; V, 292; VIII, 58 vd.; Kāmûsü’l-a‘lâm, IV, 3170; Îzâĥu’l-meknûn, I, 165; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 733; Brockelmann, GAL Suppl., II, 278; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, VII, 261; Abdullah Mahmûd eş-Şehhâte, Târîħu’l-Kurǿân ve’t-tefsîr, Kahire 1392/1972, s. 175; Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, II, 595; M. Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, Kahire 1396/1976, I, 224.

İshak Yazıcı