AYN

العين

Belirli mal anlamında bir fıkıh terimi.

Sözlükte birçok anlamı bulunan ayn kelimesi fıkıhta üç mânada kullanılmıştır. 1. Mevcut, hazır ve belirlenmiş mal. Fıkhın şirket, satım akdi, taksim gibi bölümlerinde


ayn, yaygın olarak bu anlamda kullanılmaktadır. Mecelle’nin 159. maddesinde ayn, “Muayyen ve müşahhas olan şeydir” şeklinde tarif edilirken bu mâna kastedilmiştir. Aynı maddede verilen örnekler, aynın bir çeşit mala mahsus bulunmadığını, canlı cansız, ölçülen ve tartılan belirlenmiş mallar ile sayılıp ayrılmış para ve belirlenmiş ticarî eşyayı da ifade ettiğini göstermektedir. 2. Deyn* mukabili olan şey. Fıkıhta deyn de bir maldır; ancak hakiki değil hükmî maldır. Hakiki malın belirleyici özelliği, ihtiyaç halinde faydalanılmak üzere biriktirilmesi, yani fiilen muhafaza altına alınmasıdır. Ayn işte bu özelliği taşıyan maldır, deyn ise ancak borçlu tarafından ödendikten, hak sahibinin eline geçtikten sonra biriktirilebilecektir. Bu sebeple hükmî maldır, biriktirme özelliğini fiil halinde değil kuvve halinde taşımaktadır. Fıkıh âlimlerinin ayn-deyn ayırımı, diğer bazı hukuk sistemlerinde yer alan aynî hak ve şahsî hak (bk. HAK) ayırımı ile benzerlik arzetmektedir. Ancak yapılan araştırmalar arada önemli farkların bulunduğunu, deynin şümul bakımından şahsî haktan daha dar, aynın ise aynî haktan daha geniş olduğunu ortaya koymuştur. 3. Faydası bir yana malın kendisi, başka bir deyişle çıplak olarak mal. Bu anlamda daha çok rakabe* terimi kullanılmakla beraber ayn da bazı fıkıhçılar tarafından bu mânada ele alınmıştır. Hanbelî fakihi İbn Receb, el-KavâǾid adlı eserinde mülkü taksim ederken “ayn ve menfaat mülkü (mülkiyeti), menfaatsiz ayn mülkiyeti, aynsız menfaat mülkiyeti, menfaatsiz intifâ mülkiyeti” terimlerini kullanmış ve burada ayna rakabe mânası vermiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Tâcü’l-Ǿarûs, “Ǿayn” md.; Tehânevî, Keşşâf, “Ǿayn”, “deyn” md.leri; İbn Receb, el-KavâǾid (nşr. Tâhâ Abdürraûf Sa‘d), Kahire 1392/1972, s. 51-54, 208; Süyûtî, el-Eşbâh ve’n-nezâǿir, Kahire 1378/1959, s. 326; Ali Haydar, Dürerü’l-hükkâm, md. 158, 159; Hayreddin Karaman, Mukayeseli İslâm Hukuku, İstanbul 1982, II, 25, 28-31, 398-400; III (1987), 9-11, 36-43.

Hayreddin Karaman