AYBEG, Kutbüddin

(ö. 607/1210)

Delhi Sultanlığı’nın kurucusu ve ilk hükümdarı (1206-1210).

Aslen Türkistanlıdır. Küçük yaşta Nîşâbur Kadısı Fahreddin Abdülazîz el-Kûfî tarafından satın alınmış ve onun çocukları ile beraber tahsil ve terbiye görmüş, mükemmel bir süvari ve okçu olarak yetiştirilmiştir. Daha sonra Gazne’de Gurlular’dan Muizzüddin Muhammed’in sarayına intisap etti ve meziyetleri sayesinde mîrâhur* ve nihayet üstâdüddâr*lığa


kadar yükseldi. 1192 Tarain meydan savaşından sonra melik unvanı ile nâibliğe tayin edildi. Hindistan’da ilk sahip olduğu iktâ* Kuhram ve Samana’dır. 1192-1203 yılları arasında ise Meerut, Ecmir, Delhi, Kol, Thankir, Gvalyor (Gwalior), Bedâûn, Kannevc ve Nehrevâle’yi iktâları arasına kattı. Bu sırada İhtiyârüddin Muhammed Halac da Benâres, Bihâr, Bengal ve Batı Asam’ı Melik Aybeg adına fethetti.

Muizzî meliklerinin dört büyük şahsiyetinden biri olan Melik Aybeg, Sultan Muizzüddin’in ölümü üzerine “Kutbüddin” unvanıyla 25 Haziran 1206’da Lahor’da tahta çıktı. Gurlu hükümdarı Gıyâseddin Mahmud bu fiilî durumu tasdik ederek Kutbüddin’e sultan unvanını verdi ve saltanat alâmeti olarak çetr* gönderdi. Onun zamanında sultanlığın sınırları Pencap’tan Bihâr’a, Keşmir’den Orta Hint yaylasına kadar genişlediği gibi ülkenin başşehri olan Delhi de bir kültür merkezi haline geldi. Tahtta bulunduğu sırada en tehlikeli rakipleri, aynı zamanda akrabaları olan Muizzî emîrleri Tâceddin Yıldız ve Nâsırüddin Kabâce idi. Mevcut durumu ilk olarak Tâceddin’in ihlâl etmesi üzerine Kutbüddin Aybeg süratle Lahor üzerine yürüyerek onu mağlûp etti ve Gazne’ye girdi. Ancak Tâceddin daha sonra Gazne’yi tekrar ele geçirdi (1208-1209). Kutbüddin Aybeg bundan bir müddet sonra da 4 Kasım 1210’da, çok hoşlandığı çevgân oyunu sırasında attan düşerek öldü ve Lahor’da toprağa verildi.

Aybeg sarsılmaz bir iradeye sahip güçlü bir kumandan, ordu ve halk tarafından çok sevilen bir devlet adamıydı. Çok güzel Kur’an okuduğu için “Kur’ân-hân” adıyla meşhur olmuştu. İslâmiyet’in Hindistan’da yayılması için büyük gayret sarfetmişti. Şair ve yazarları himaye eden Aybeg imar faaliyetlerine de önem vermiş, başta eşsiz bir mimari âbide olan Kutup Mînâr’ın birinci katı ve Mescid-i Cuma olmak üzere çok sayıda cami ve dinî müessese yaptırmıştır. Fahreddin Mübârek Şah ve Hasan-ı Nizâmî eserlerini onun zamanında yazmışlardır. Her iki eser de ilk Delhi Türk Sultanlığı’nın kültür durumuna ait örnekleri teşkil etmektedir. Aybeg adına basılmış olan bazı bakır sikkeler Delhi Müzesi’nde, gümüş sikkeler de Lahor’daki Central Museum’da bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Minhâc-ı Sirâc el-Cûzcânî, Tabakāt-ı Nâsırî (nşr. Abdülhay Habîbî), Kâbil 1328 hş./1949, I, 413-418; Abdülkadir el-Bedâûnî, Müntehabü’t-tevârîħ (nşr. ve trc. G. S. A. Ranking v.dğr.), Delhi 1986, I, 77-79; M. A. Ahmad, Political History and Institutions of the Early Turkish Empire of Delhi (1206-1290 A.D.), Lahore 1949, s. 123-151; Bosworth, İslâm Devletleri Tarihi, s. 231-235; H. N. Wright, The Coinage and Metrology of Sultāns of Dehlī, New Delhi 1974, s. 14-15; J. Agrawal, Researches in Indian Epigraphy and Numismatics, Delhi 1986, s. 126-127; K. A. Nizami, “The Early Turkish Sultans of Delhi”, CHIn., V, 191-206; M. Fuad Köprülü, “Aybeg”, İA, II, 58-60; H. C. Fanshawe, “Dehli”, İA, III, 509-511; P. Jackson, “Kutb al-Din Aybak”, EI² (İng.), V, 546.

Enver Konukçu