AVÂMİL

(bk. el-ǾAvâmilü’l-miǿe).


el-ǾAvâmilü’l-miǿe

العوامل المائة

Arapça’da kelimelerin irabına tesir eden âmillerin özeti mahiyetindeki kitaplara verilen genel ad.

Avâmil âmil kelimesinin çoğulu olup Arapça’da “terkip ve cümle içerisindeki kelimelerin i‘rabına tesir eden unsurlar” demektir. “100 âmil” anlamına gelen el-ǾAvâmilü’l-miǿe ifadesi, zamanla, nahiv konularını âmil-mâmul esasına göre tasnif ederek kısaca inceleyen kitap türünün adı olmuştur. Nahiv ilminin özünü oluşturan âmil-mâmul münasebeti üzerine, Emevîler devrinden itibaren, el-ǾAvâmil, el-ǾAvâmilü’l-miǿe, MiǿetüǾâmil, ǾAvâmilü’l-iǾrâb, el-Muħtasar (fi’n-nahv), el-Mukaddime (fi’n-nahv) adlarıyla küçük çapta birçok kitap yazılmıştır. Nahiv muhtasarları serisinin ilk eseri olan el-ǾAvâmil (fi’n-nahv), Halîl b. Ahmed’e (ö. 170/786) nisbet edilmiştir. Yine Kisâî’nin Râǿiyye diye bilinen aynı addaki manzum risâlesi, Ebû Ali el-Fârisî’nin el-ǾAvâmil(ü’l-miǿe) veya Muħtasaru ǾAvâmili’l-iǾrâb adlı eseri (GAS, IX, 107) bu türün ilk mahsullerinden sayılır. Bunlardan sonra ise Abdülkāhir el-Cürcânî’nin büyük bir şöhrete sahip olan


el-ǾAvâmilü’l-miǿe’si gelir. Ayrıca Ali el-Kayrevânî, Feyz-i Kâşânî, Sirâceddin Muhammed b. Yûsuf el-Herevî ve Muhsin el-Kazvînî’ye de el-ǾAvâmil (fi’n-nahv) adlı eserler nisbet edilmektedir. Osmanlı medreselerinde asırlarca okutulan Birgivî’nin el-ǾAvâmil’i ile Cürcânî’nin aynı adlı eseri bu türün en yaygın iki kitabı olduğundan, Cürcânî’nin eserine el-ǾAvâmilü’l-Ǿatîk, Birgivî’ninkine de el-ǾAvâmilü’l-cedîd denilegelmiştir. Ancak bu iki ünlü muhtasar arasında âmillerin sayısı ve ele alınış tarzları bakımından esaslı farklar bulunmaktadır.

Cürcânî el-ǾAvâmil’inde, “el-ǾAvâmilü’l-miǿe” veya “Miǿetü Ǿâmil” adına sâdık kalarak 100 âmilden söz etmiş olmakla beraber, gerek bu sayıyı bulmak gerekse âmilleri bu rakamda dondurmak hususunda zorlandığı görülmektedir. Eserde âmiller lâfzî ve mânevî olmak üzere iki ana gruba bölündükten sonra lâfzî âmiller kıyasî ve semâî diye ikiye ayrılmış; semâîler (on üç nevi halinde) doksan bir, kıyasîler yedi, mânevîler iki olmak üzere toplam 100 âmil sayılmıştır. Birgivî ise bu taksimi altmış âmil, otuz mâmul, on amel (i‘rab, alâmet) şeklinde yaparak sayıyı 100’e tamamlamıştır. Her ne kadar eserin adı el-ǾAvâmil ise de ihtiva ettiği konular sadece âmillerden ibaret olmayıp mâmuller ve i‘rab alâmetleri de ayrı ayrı başlıklar halinde ele alınıp incelenmiştir. Bu iki ünlü eserin en belirgin özellikleri, Cürcânî’nin telif ettiği el-ǾAvâmil’in son derece veciz ve ihatalı, Birgivî’nin eserinin ise daha pratik, tasnifi daha mantıklı ve sade olmasıdır.

Cürcânî’nin el-ǾAvâmil’i Anadolu’nun doğu ve güneydoğusunda, Arap âleminde, İran’da, Hindistan ve Pakistan’da, Birgivî’ninki ise Anadolu’nun diğer yörelerinde ve Balkanlar’da asırlarca medreselerde ders kitabı olarak okutulmuştur. Her iki eser nahiv klasikleri arasında haklı bir şöhrete sahip olmuştur. Birgivî’nin el-ǾAvâmil’i, aynı müellifin İzhâr (u’l-esrâr)’ı ve İbnü’l-Hâcib’in el-Kâfiye’si, “Nahiv Cümlesi” veya “Nahiv Mecmuası” adıyla bir arada basılarak yüz yıllarca medreselerde okutulmuştur. Birgivî’nin el-ǾAvâmil’i, İzhâr adlı eserinin bir özeti mahiyetinde olup konular aynı ana başlıklar altında ve aynı metotla ele alınmıştır.

Bu iki eser üzerine Türk, Hintli ve İranlı birçok gramer âlimi tarafından şerh, hâşiye ve ta‘lik nevinden eserler yazılmış, kolay ezberlenmeleri için manzum hale getirilmiş, i‘rabları incelenmiş, Türkçe’ye ve Farsça’ya tercüme edilerek yayımlanmıştır. Cürcânî’nin kaleme aldığı el-ǾAvâmil’in Süleymaniye Kütüphanesi’nin muhtelif bölümlerinde 125 yazma nüshasının bulunması, Türkiye’de esere verilen önemi göstermektedir. Ayrıca eser, sadece metin veya bir şerhiyle birlikte İstanbul, Hindistan, Mısır (Kahire, Bulak), Mekke ve İran’da defalarca basılmıştır. Aynı şekilde Birgivî’nin el-ǾAvâmil’i de sadece metin veya el-Kâfiye ve İzhâr ile beraber, yahut bir şerhi ya da hâşiyesiyle birlikte, en çok İstanbul’da olmak üzere Kahire, Bulak, Dımaşk ve Hindistan’da birçok defa basılmış, ayrıca bazı Osmanlı âlimleri tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Bu tercümelerin de çoğu basılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Abdülkāhir el-Cürcânî, el-ǾAvâmilü’l-miǿe, Bulak 1247; İbn Hallikân, Vefeyât, II, 246; Birgivî, el-ǾAvâmil, İstanbul 1325; Keşfü’ž-žunûn, II, 1179; Tehânevî, Keşşâf, II, 1045-1046; Osmanlı Müellifleri, I, 216, 241, 255, 384, 405; Serkîs, MuǾcem, I, 611, 681; Brockelmann, GAL, I, 341-342; II, 585-586; Suppl., I, 503; II, 585, 921, 924; Sezgin, GAS, IX, 1, 2, 48, 107; Ahmet Turan Aslan, İmam Birgivî ve Arapça Tedrisatındaki Yeri (doktora tezi, 1981), MÜ İlâhiyat Fak., s. 213-230; Bahâeddin Abdülvehhâb Abdurrahman, el-ǾAvâmilü’l-miǿe... tahkīku’l-Bedrâvî Zehrân, tahkık em tahrîf ve telfîk,?”, ǾÂlemü’l-kütüb, VII/4, Riyad 1986, s. 474-478.

İsmail Durmuş