ÂMİR b. SİNÂN

عامر بن سنان

Âmir b. Sinân b. Abdillâh el-Eslemî (ö. 7/628)

Sahâbî.

İbnü’l-Ekva‘ diye de tanınır. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Hz. Peygamber ile birlikte Hayber Savaşı’na katılmış, okuduğu şiirlerle develeri hızlandırmış, mücahidleri coşturmuştur. Hatta onun şiir okumasını bizzat Peygamber’in istediği de rivayet edilmektedir. Buhârî (“Megazî”, 38) ve Müslim’de (“Cihâd”, 123, 124, 132) yer alan bu şiirin Türkçe’si şöyledir: “Allahım! Sen bize doğru yolu göstermeseydin biz hidayete eremezdik. Ne zekât verir ne namaz kılardık. Hayatımız senin rızan için feda olsun! Bizi geçmiş günahlarımızdan arındır, gönüllerimize huzur doldur! Düşmanla karşılaştığımızda bize sebat ver! Hakka ve savaşa çağrıldığımızda hemen geldik.”

Resûl-i Ekrem Âmir’in okuduğu bu şiiri pek beğenmiş ve “Allah rahmet etsin” diyerek kendisine dua etmiştir. Ancak Peygamber’in bu şekildeki duası ölüme işaret sayıldığından Hz. Ömer, “Yâ Resûlallah, keşke bu duayı geciktirseydin de kendisinden daha çok faydalanmamıza imkân sağlasaydın!” demiştir. Gerçekten Âmir, Hayber’in meşhur savaşçısı Merhab ile çarpışırken kendi kılıcıyla yaralanmış ve şehid olmuştur. Bazı sahâbîler, özellikle Üseyd b. Hudayr onun kendi silâhıyla yaralanması sonucu ölmesini intihar olarak yorumlamış ve amellerinin boşa gittiğini söyleyerek cenaze namazını kılmak istememiştir. Ancak durum Hz. Peygamber’e anlatılınca o şöyle buyurmuştur: “Böyle söyleyenler hata etmiştir. Âmir, biri Allah yolunda savaştığı, diğeri de savaşta büyük gayret gösterdiği için iki kat sevap kazanmıştır. Yeryüzünde onun gibisi az bulunur”. Âmir cenaze namazı kılındıktan sonra Recî‘deki bir mağaraya Mahmûd b. Mesleme ile birlikte defnedilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Buhârî, “Megazî”, 38, “Diyât”, 17; Müslim, “Cihâd”, 123, 124, 132; Vâkıdî, el-Megazî, II, 638, 639, 658, 661, 662, 700, 737; İbn Hişâm, es-Sîre, III, 342-343; İbn Sa‘d, et-Tabakat, II, 110-111; IV, 303-304; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-gabe, III, 124-126; İbn Hacer, el-İsâbe, II, 250; Tecrid Tercemesi, X, 261-263; M. Âsım Köksal, İslâm Târihi, İstanbul 1981, VII, 152-153.

Selman Başaran