AKSA’l-EREB

أقصى الأرب

Zemahşerî’nin Mukaddimetü’l-edeb adlı eserinin İshak Hocası Ahmed Efendi tarafından 1705 yılında Osmanlı Türkçesi’ne yapılan tercümesi.

Tam adı Aksa’l-ereb fî tercemeti Mukaddimeti’l-edeb olan eserin başında esas tercümeden önce iki uzun mukaddime yer alır. Ahmed Efendi, tercümenin okuyucular tarafından anlaşılmasını kolaylaştırmak için ilk mukaddimede Arapça ile ilgili, sonraki mukaddimede de Farsça ile ilgili kaideleri anlatır; gerekli gördüğü yerlerde atasözü ve şiirlerden açıklayıcı mahiyette örnekler verir. Bu girişten sonra Mukaddimetü’l-edeb’in tercümesi başlar. Eserin iki ana bölümünden biri olan isimler (esmâ), iki cilt halinde basılmış olan eserin birinci cildinin ikinci yarısını, fiiller (ef‘âl) bölümü ise ikinci cildin tamamını oluşturur.

Tercümesi yapılan Arapça kelime parantez içinde yazılmış, hemen yanına bunun Farsça tercümesi kaydedilmiş, parantez dışında da Türkçe tercümesi verilmiştir. İsimlerin çoğul şekilleri de belirtilmiş, ayrıca bazı yerlerde tercümeden sonra daha geniş açıklamalar yapılmıştır. İsimler alfabe sırasına göre değil, kavramlara göre gruplandırılıp sıralanmıştır. Bu gruplardan geniş olanlara “bab”, daha küçük olanlara “fasıl” adı verilmiştir. İsimler kısmının ilk grubu zaman ifade eden kelimelerle başlar. Bunların arkasından gök, yer, bitkiler, mesken, meslekler, insan, din, aletler, yiyecekler, giyecekler, sayılar, at, silâh, ehlî hayvanlar, yabani hayvanlar, kuşlar, renkler... ile ilgili kelimeler gelir. Birinci cilt zamirler, zarflar, işaret kelimeleri, soru kelimeleri gibi gramer unsurlarıyla sona erer.

Fiiller bölümü Arapça’daki fiil kalıplarına, yani önce üç harfli (sülâsî), sonra daha fazla harfli olan kalıplara göre gruplandırılmış, bunlar da kendi grubu


altında kelimenin harflerinin sahih ve illetli olmasına göre daha küçük ayrımlara tâbi tutulmuştur. Her bir gruptaki fiiller son harf esasına göre sıralanmıştır. Fiiller kısmında da tıpkı isimlerde olduğu gibi önce parantez içinde Arapça fiil mâzi sigası ile verilir, sonra bunun Farsça karşılığı yer alır, parantez dışında da Türkçe tercümesi yapılır. Pek çok fiilin masdar şekli de kaydedilmiş ve birçoğunun Türkçe karşılıkları verilmiştir.

Çeşitli konulara ait binlerce kelimeyi ihtiva eden Aksa’l-ereb, XVIII. yüzyıl Osmanlı Türkçesi’nin kelime hazinesini güvenilir bir kaynak halinde ve Arapça, Farsça karşılıklarıyla birlikte göstermesi bakımından son derece önemli bir eserdir.

İki cilt halinde basılan (İstanbul 1313) ve pek çok yazması bulunan Aksa’l-ereb’in en önemli nüshaları Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir (Esad Efendi, nr. 3180, 3181; Hekimoğlu, nr. 903, 904, 905 [h. 1117]; Damad İbrâhim, nr. 115 [h. 1121]; Hacı Beşir Ağa, nr. 624 [h. 1139]; Hâlet Efendi, nr. 561, 561 m.; Lala İsmâil, nr. 649 [h. 1147]; Yahyâ Tevfik, nr. 1713/413 [h. 1164]).

BİBLİYOGRAFYA:

Zemahşerî, Aksa’l-ereb (trc. İshak Hocası Ahmed Efendi), İstanbul 1313, I-II; Osmanlı Müellifleri, I, 232; Nuri Yüce, Mukaddimetü’l-edeb [Zemahşerî], Hvārizm Türkçesi ile Tercümeli Şuşter Nüshası, Ankara 1988, s. 12.

Nuri Yüce