AHUND

أخوند

İran ve Türkistan’da din âlimlerine verilen ve menşei tam olarak bilinmeyen bir sıfat.

Kelimenin aslı büyük bir ihtimalle Farsça’dır. Hund, muhtemelen “okudu, tahsil etti” mânalarını taşıyan hând veya “üstat, efendi” anlamına gelen hâvend kelimesinin bozulmuş şeklidir. Baştaki aekinin ise Farsça’da da kullanılan Türkçe ağa kelimesinin kısaltılmış şekli olması mümkündür. Zeki Velidi Togan bu kelimenin Yedisu’da Türk Nestûrî papazları için kullanılan argun veya arhun kelimesinden türediğini ileri sürerse de bu zayıf bir ihtimaldir.

Ahund kelimesi ilk defa Timurlular devrinde büyük şöhret kazanmış âlimler için saygı ifade eden bir pâye olarak kullanılmıştır. Meselâ geniş bilgisiyle meşhur olan ve Herat şehrinde üç medreseyi birden idare eden Mevlânâ Fasîhuddin Nizâmî bu sıfat ile anılmıştır. Ahund, Safevîler devrinde bilhassa hikmet ilmi ile uğraşan âlimlere verilen yüceltici bir sıfat olmuştur. Bunun en tanınmış örneği, bazan sadece Ahund diye de anılan Molla Sadrâ-yi Şîrâzî idi. Kelime Kaçarlar zamanında aşağı yukarı aynı mânayı taşıyan molla unvanıyla birlikte kullanılmaya başlanmıştır. Bunun bir örneğini Ahund Molla Abdülkerim Erivânî teşkil etmektedir. Bu âdet XX. yüzyılın başlarında da sürdü. Meselâ o devrin en meşhur fakihi olan Muhammed Kâzım-ı Horasânî, Âhund-i Horasânî olarak anılırdı. Fakat ahund kelimesi giderek özelliğini kaybetmiş ve yüksek ulemâdan ziyade çocuk eğitimi ile meşgul olan alelâde hocalara verilen bir sıfat haline gelmiştir. Yakın zamanlarda ise laik gruplarca bütün din adamlarını küçümseme ifadesi olarak kullanılmıştır. Nitekim, İran İslâm Devrimi’nden sonra yeni kurulan düzene karşı olanlar kelimenin bu kullanılışına dayanarak ahundizm tabirini uydurmuşlardır.

Ahund kelimesi Çağatayca, Osmanlıca, Yeni Uygurca ve Kazan Türkçesi dahil olmak üzere bazı Türk dillerinde de yer almıştır. Doğu Türkistan’da “efendi, üstat” karşılığı olarak kullanılmış, Batı Türkistan’da yüksek seviyedeki ulemâ, Kazan’da yüksek derecede dinî iş gören ve mahalle imamlarına nezaret eden başimam da bu sıfatla anılmıştır. Bu kelimeyi Çin müslümanları ahong şeklinde cami imamı için kullanmaktadır. Nâdir de olsa Afganistan ve Pakistan’da da kelimeye ahun şeklinde rastlanır.

BİBLİYOGRAFYA:

Muhammed Hüseyin Tebrîzî, Burhân-ı ĶāŧıǾ (nşr. Muhammed Muîn), Tahran 1330 hş./1951, I, 21; Şeyh Süleyman Efendi, Lugat-ı Çağatay ve Türkî-i Osmânî, İstanbul 1298, s. 6; Radloff, Versuch, I, 98-99, 135; J. W. Redhouse, A Turkish and English Lexicon, İstanbul 1890, “aħûnd” md.; Dihhudâ, Luġatnâme, I, 21; d’Ollene, Recherches sur les musulmans chinois, Paris 1911, s. 439; A. Zeki Velidî Togan, “Ahund”, İA, I, 228; “Akhūnd”, EI² (İng.), I, 331; H. Algar, “Āķūnd”, EIr., I, 731-732.

Hamid Algar