AHNES b. ŞERÎK

الأخنس بن شريق

Ebû Sa‘lebe Übeyy b. Şerîk b. Amr el-Ahnes es-Sekafî

Mekke ileri gelenlerinden bir sahâbî.

Tâif’te yaşayan Sakıf kabilesinin İlâc boyuna mensuptur. Zühreoğulları’nın müttefiki olarak Mekke’ye yerleşmiş ve buradaki kabileler arasında nüfuz ve itibar kazanmıştır. Başlangıçta şiddetli bir İslâm düşmanı idi. Hz. Peygamber’in İslâm’a davetini engellemek için çok çalıştı ve müslümanlara çeşitli işkenceler yaptı. Bununla beraber bazı geceler Ebû Süfyân ve Ebû Cehil ile buluşarak müslümanların okuduğu Kur’an’ı gizlice dinler ve onu beğendiğini söylerdi. Mekkeliler’in baskısı üzerine Tâif’e giden ve orada da iyi karşılanmayıp tekrar Mekke’ye dönmeye mecbur kalan Hz. Peygamber şehre girebilmek için eşraftan Ahnes’in himayesini istemiş, fakat o bu isteği reddetmişti. Ahnes İslâm düşmanı olmasına rağmen müşriklerin safında Bedir Gazvesi’ne katılmadığı gibi müttefiki Zühreoğulları’nı da geri çevirmişti. Savaştan geri dönüp emrindeki askerleri de caydırdığı için kendisine “el-ahnes” (geri çeviren) denilmiş ve bu lakapla meşhur olmuştur. İslâm’a karşı takındığı menfi tavrı bu hadiseden sonra da devam ettiren Ahnes, Mekke’nin fethini takip eden günlerde müslüman oldu ve müslümanların safında Huneyn Gazvesi’ne katıldı. Müellefe-i kulûb*dan olması sebebiyle Hz. Peygamber, gönlünü hoş tutmak için, zekât ve ganimetten ona da pay ayırırdı. Bazı rivayetlerde, onun İslâm’dan döndüğü ve müslümanlara ait bir otlağı ateşe verdiği kaydedilmekte ve hiçbir zaman samimi bir müslüman olmadığı belirtilmektedir. Fakat Ahnes’in irtidad ettikten sonra tövbe ederek tekrar İslâm dinine girmiş olmasını ihtimal dahilinde gören İbn Hacer, farklı rivayetleri birleştirerek İbnü’l-Esîr gibi onu ashâb-ı kirâm arasında saymaktadır. Ahnes, Hz. Ömer’in halifeliğinin ilk yıllarında ölmüştür.


BİBLİYOGRAFYA:

Vâkıdî, el-Meġāzî, s. 44-45, 361, 624, 628; İbn Hişâm, es-Sîre, I, 282, 315, 360; II, 381, 619; III, 179, 323; Belâzürî, Ensâbü’l-eşrâf, I, 116, 211, 231, 291; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), II, 347, 438, 638; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, I, 60, 70; İbn Hacer, el-İśâbe, I, 25-26.

Ahmet Önkal