ÂGA BÜZÜRG-i TAHRÂNÎ

آغا بزرڭ طهراني

Muhammed Muhsin b. Alî b. Muhammed Rızâ Âga Büzürg-i Tahrânî (ö. 1875-1970)

Şiî müellifler hakkında yazdığı eserlerle tanınan İranlı âlim.

Tahran’da Muhsinî diye tanınan ve ticaretle uğraşan Şiî bir ailenin çocuğudur. Kendisi Münzevî lakabı ile de anılır. İlk tahsilini Tahran’da yaptı. 1886 yılında babasının düzenlediği bir merasimde kendisine dinî kıyafet giydirilerek Şeyh Âga Büzürg lakabı verildi. 1897’de Necef’e yerleşti. İran, Suriye, Mısır ve Hicaz’a yaptığı birkaç kısa seyahat dışında hayatını Irak’ta Şiîler’in mukaddes saydıkları şehirlerde geçirdi. Necef’te zamanın büyük Şîa âlimlerinden hat, tecvid, edebiyat, mantık, fıkıh, usûl-i fıkıh ve matematik dersleri aldı; özellikle el-Kifâye’nin müellifi Ahund Molla Muhammed Kâzım-ı Horasânî’den (ö. 1911) istifade etti. Onun ölümü üzerine Sâmerrâ’ya giderek Mirza Muhammed Takı-i Şîrâzî’nin ders halkasına girdi. ez-Zerîa adlı büyük eserini burada yazmaya başladı. Sâmerrâ Medresesi’nde hocalık yaptı. Hocalarından rivayette bulunma ve talebelerine icâzet verme hususunda, çağdaş âlimlerle kıyas edilemeyecek kadar gayretli bir muhaddis idi. 1937’de Necef’e döndü ve orada öldü.

Eserleri. 1. ez-Zerîa ilâ tesânîfi’ş-Şîa*. Âga Büzürg daha Sâmerrâ’da iken, Şiî edip, şair ve âlimlerinin Arap edebiyatına yaptıkları hizmeti küçümseyen Corci Zeydan’ın Târîhu âdâbi’l-lugati’l-Arabiyye adlı eserine reddiye mahiyetinde, başlangıçtan 1370 (1951) yılına kadar yaşayan Şiî müelliflerin eserlerini tanıtan bir kitap yazmaya başlamıştı. Bu maksatla uzun yıllar çalıştıktan sonra ez-Zerîa adlı bu büyük eseri ortaya koydu. Şiî müelliflere ait 53.510 eseri alfabe sırasına göre ihtiva eden kitap yirmi beş cilt olarak basılmıştır (Necef-Tahran 1355-1398). 2. Tabakatü alâmi’ş-Şîa. Hicrî IV-XIV. yüzyıllar arasında yetişen Şiî âlimlerin biyografilerini ihtiva eden eser, ez-Zerîa’ya ek mahiyetinde yazılmıştır. İlk üç asır, bu dönemlerle ilgili kaynakların çokluğu sebebiyle esere alınmamıştır. Eserin genel adı Tabakatü alâmi’ş-Şîa olmakla birlikte, her yüzyıla tahsis edilen müstakil bölümlere ayrı isimler verilmiştir. Şimdiye kadar basılan bölümler şunlardır: IV-V. yüzyıl (Beyrut 1971); VI-VII. yüzyıl (Beyrut 1972); VIII. yüzyıl (Beyrut 1975); IX. yüzyıl (Tahran 1362 hş.); X. yüzyıl (Tahran 1366 hş.); XIII. yüzyıl (Necef 1374-1377, ikinci baskı: Meşhed 1404); XIV. yüzyıl (Necef l373-1388, ikinci baskı: Meşhed 1404). XIV. yüzyılla ilgili bölüm dört cilt, XIII. yüzyılla ilgili bölüm iki cilt ve diğer yüzyıllara ait bölümler de birer cilt halinde yayımlanmıştır. 3. Musaffe’l-makal fî musannefi ilmi’r-ricâl. Eserde hadis râvileri hakkında kitap yazan müelliflerin hal tercümeleriyle altı yüz Şiî muhaddisin biyografisi verilmektedir (Tahran 1337 hş.). 4. Zeylü Keşfi’z-zunûn. Keşfü’z-zunûn’a dair notları olup Muhammed Mehdî Hasan el-Mûsevî’nin tertip ve ilâveleriyle Hediyyetü’l-ârifîn’in 1387’de Tahran’da basılan ikinci cildinin sonunda 116 sayfa olarak neşredilmiştir. 5. Hediyyetü’r-râzî ile’l-İmâmi’l-Müceddid eş-Şîrâzî. İran Şahı Nâsırüddin’in (1844-1894) bir İngiliz şirketine tütün imtiyazı vermesi üzerine, Müceddid diye bilinen Mirza Hasan b. Mahmûd eş-Şîrâzî’nin tütün alış verişinin haram olduğuna dair fetvası neticesinde, şahın kararından vazgeçerek şirkete beş yüz bin cüneyh ödemesini ele alan bu eser Necef’te basılmıştır (1388). 6. Tavzîhu’r-reşâd fî târîhi hasri’l-ictihâd. İctihad meselesinde Sünnî görüşü tenkit etmek için kaleme alınmıştır. 7. en-Nakdü’l-latîf fî nefyi’t-tahrîf ani’l-Kurâni’ş-şerîf. Kur’an’ın metninin asla tahrife uğramadığını savunduğu bu eseri, torunu Ali Nakı el-Münzevî tarafından Farsça’ya tercüme edilmiştir. Müellifin bunlardan başka kelâm, fıkıh, usûl-i fıkıh ve diğer konulara dair çoğu risâle şeklinde henüz basılmamış yirmi kadar eseri vardır.


BİBLİYOGRAFYA:

Muhammed Alî-yi Tebrîzî, Reyhânetü’l-edeb, Tahran 1328 hş., I, 52-54; Ali el-Fâzıl el-Kaînî en-Necefî, MuǾcemü müellifi’ş-Şîa, Kum 1405, s. 267-268; Ali Rızâ en-Nakvî, “Âga Büzürg et-Tahrânî”, ed-Dirâsâtü’l-İslâmiyye, XIV/3, İslâmâbâd 1979, s. 29-44; H. Algar, “Aqa Bozorg Tehranı”, EIr., II, 169-170.

Orhan Bilgin