ABDURRAHMAN FEHMİ

(ö. 1904)

Son devir Osmanlı şair ve edibi, devlet adamı.

Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Manastır’da doğdu. İlk tahsilini İstanbul’da babası Tâlib Fâikî Efendi’nin yanında tamamladı. Daha sonra Mekteb-i Hukuk’ta edebiyat hocalığı yaptı. Arapça, Farsça ve Fransızca’yı iyi biliyordu. Abdurrahman Fehmi, Diyarbekir valiliği görevinden azledilip İstanbul’a gelirken Urfa’da vefat etti ve oraya gömüldü.

Eserleri. 1. Medresetü’l-Arab. Edebiyat tarihi mahiyetinde olan bu eser, yazarın “Arap medeniyeti” dediği bir nevi İslâm medeniyeti tarihidir. Sadece birinci cildi neşredilmiştir (İstanbul 1304). Altı bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde dilin mahiyeti ve menşei, Arapça’nın diğer diller arasındaki yeri, ikinci bölümde Arap dili gramerinin doğuşu, Basra ve Kûfe dil mektepleri, üçüncü bölümde lugat ilminin tarihçesi ile belli başlı lugatçılar ve lugat kitapları, dördüncü bölümde edebiyat ve şiir, Câhiliye ve İslâm devri şairleri, nesir ve başlıca temsilcileri, belâgat ilmi ve belli başlı belâgat kitapları, hikâye ve mesellerle önemli mesel ve hikâye kitapları, beşinci bölümde tarih ve coğrafya ilimleri, ünlü tarihçi ve coğrafyacılar, altıncı bölümde de matematik ve astronomi ilimleri ile bu alanlardaki yazarlar ve eserleri tanıtılmaktadır.

Bursalı Mehmed Tâhir, kimden ve hangi eserden tercüme edildiğini belirtmeden, bu eserin “Fransızca’dan tevsîan mütercem” olduğunu (bk. Osmanlı Müellifleri, II, 339), Mükrimin Halil Yınanç ise Sédillot’dan alındığını (bk. Tanzimat, I, 584) söylemektedir. Ancak, Abdurrahman Fehmi’nin böyle bir tercümeden söz etmeyerek eseri bizzat tertip ettiğini ifade etmesi (s. 4, 173), metin içinde yer yer kendilerinden nakiller yaptığı Gustave le Bon ve Louis Sédillot gibi yazarları tenkit etmesi (s. 89-90), Sédillot’nun Histoire des Arabes adlı eserinde medeniyet ve ilimler tarihine ayırdığı kısmın 107 sayfa, Medresetü’l-Arab’ın sadece birinci cüzünde bu konunun 244 sayfa tutması, ayrıca Sédillot’da bulunmayan birçok konuyu ihtiva etmesi, kaynakları arasında İbn Haldûn Mukaddime’sinin tercümesi gibi bazı kitapları zikretmesi (s. 121) vb. hususlar dikkate alınırsa, eserin tercüme değil, telif olduğu sonucuna varılabilir. 2. Tedrîsât-ı Edebiyye. Mekteb-i hukukta okutulmak üzere hazırlanan ve bazı edebiyat kaidelerini ihtiva eden eser, 1302’de İstanbul’da basılmıştır. 3. Ta‘rîfât Tercümesi. Seyyid Şerîf el-Cürcânî’nin et-Ta‘rîfât adlı eserini açıklama ve ilâvelerle Türkçe’ye tercüme etmiş, ancak bu tercümenin çok az bir kısmı, Tâlib Fâikîzâde Fehmi müstear adıyla Mecmûa-i Ebüzziyâ’da neşredilmiştir.


Ayrıca müellif, el-Miftâh ve mekteb-i hukukun ikinci sınıfında okutulmak üzere hazırlanıp basılmakta olduğunu haber verdiği Usûl-i Hitâbet adlı iki kitabından daha söz ediyorsa da bu eserler hakkında henüz bir bilgiye rastlanmamıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Abdurrahman Fehmi, Tedrîsât-ı Edebiyye, İstanbul 1302, s. 11; a.mlf., Medresetü’l-Arab, İstanbul 1304; Tâlib Fâikîzâde Fehmi [Abdurrahman Fehmi], “Ta‘rîfât Tercümesi”, Mecmûa-i Ebüzziyâ, VI (1313), s. 57 vd.; L. A. Sédillot, Histoire des Arabes, Paris 1854, s. 332-439; a.mlf., Hulâsatü târîhi’l-Arab (trc. Ali Paşa Mübârek v.dğr.), Beyrut 1400, s. 209-269; Osmanlı Müellifleri, II, 339; Mükrimin Halil Yınanç, “Tanzimattan Meşrutiyete Kadar Bizde Tarihçilik”, Tanzimat I, İstanbul 1940, s. 584; Nihad M. Çetin, Eski Arap Şiiri, İstanbul 1973, Önsöz, s. VII; Agâh Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1973, I, 207.

Hulûsi Kılıç