ABDULLAH EFENDİ, Ebezâde

(ö. 1126/1714)

Osmanlı şeyhülislâmı.

Kadı Mustafa Efendi’nin oğludur. Annesi, Lehistan seferi sırasında Balçık kasabasında IV. Mehmed’in bir çocuğunun doğumuna ebelik ettiğinden “Ebezâde” lakabıyla meşhur olmuştur. Tahsilini tamamladıktan sonra çeşitli medreselerde müderrislik yaptı; daha sonra kadılık mesleğine geçerek 1685-1695 yılları arasında sırasıyla Mısır, Edirne ve Mekke kadılıklarında bulundu. 1695’te Anadolu kazaskeri, kısa bir mâzuliyetten sonra Rumeli kazaskeri oldu. 1698’de azledildiyse de Enderun halkının tavassutuyla teâmüle aykırı olarak, doğrudan padişahın hatt-ı hümâyunu ile tekrar Rumeli kazaskerliğine getirildi. Bir yıllık süre sonunda kazaskerliğinin yeniden uzatılması için Enderun halkı ricada bulunduysa da Şeyhülislâm Feyzullah Efendi kendisine rakip gördüğü Ebezâde’yi Maraş kadılığına tayin ettirdi; ancak buraya gitmeyince Kıbrıs’a sürüldü. III. Ahmed padişah olmadan önce Bursa’da oturmasına izin verilmişti. Fakat o, Eskişehir’e geldiğinde yeni padişahın tahta çıktığını ve Şeyhülislâm Feyzullah Efendi’nin azledildiğini öğrendi. Bunun üzerine Bursa yerine İstanbul’a gitti; padişahın izni olmadan İstanbul’a gelmesi hoş karşılanmadıysa da affedilerek burada kalmasına izin verildi. 1705’te tekrar Rumeli kazaskerliğine, 25 Ocak 1708’de de Sâdık Efendi’nin yerine şeyhülislâmlığa tayin edildi. Bu görevde iki buçuk yıl kadar kalan Ebezâde 16 Temmuz 1710’da azledildi. 13 Şubat 1712’de, yerine geçen Abdullah Efendi’nin vefatı üzerine ikinci defa şeyhülislâmlığa getirildi.

Ebezâde Abdullah Efendi, Osmanlı ülkesine sığınan Demirbaş Şarl’ın memleketine gönderilmesi için Rusya ile yapılan anlaşmada bulunmuş, bu durumu görüşmek üzere yapılan toplantıda mülteci kralın memleketine gönderilmesini, gitmediği takdirde Dimetoka’da ikamete mecbur edilmesini istemişti; hatta bu yolda vezîriâzama da tesir etmişti. Şeyhülislâmın bu tutumunu misafirperverliğe aykırı bulan İstanbul halkı, aleyhinde konuşmalar yapmaya başlayınca, bunların önünü almak için Ebezâde 14 Mart 1713’te azledilerek şeyhülislâmlık Atâullah Efendi’ye verildi. Azlinden sonra Rumelihisarı’ndaki yalısına çekilen Ebezâde’nin kendisini ziyarete gelenlere devlet büyüklerini çekiştirmesi sadrazamla şeyhülislâmı kızdırdı ve bu yüzden 1714’te Trabzon’a sürgün edildi. Trabzon’a gitmek üzere fırtınalı bir günde yola çıkan Abdullah Efendi, bindiği geminin Karasu önlerinde batması üzerine boğularak öldü.

BİBLİYOGRAFYA:

Şeyhî, Vekayiu’l-fuzalâ’, Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 2362, II, vr. 182a-183a; Râşid, Târih, İstanbul 1282, II, 302; III, 376; IV, 4; Devhatü’l-meşâyih maa zeyl, s. 80-81; İlmiyye Salnâmesi, s. 499-500; Sicill-i Osmânî, III, 371-372; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV/2, s. 458-459.

Mehmet İpşirli