ABDÜLHAY CELVETÎ

(ö. 1117/1705)

Tanınmış Celvetî şeyhi, vâiz ve mutasavvıf-şair.

Celvetiyye tarikatı şeyhlerinden Saçlu İbrâhim Efendi’nin oğludur. Edirne’de doğdu, babasının yanında yetişti. Tarikat âdâbını ondan öğrenerek tahsiline devam etti. Bir müddet sonra hilâfet* aldı ve Rumeli Çirmen sancağındaki bugün Bulgaristan sınırları içinde bulunan Akçakızanlık kazasında Alâeddin Efendi Zâviyesi şeyhliğine getirildi. Edirne Sultan Selim (Selimiye) Camii vâizi olan babasının 1660’ta vefatı üzerine, bu camiin vâizliğiyle tekke şeyhliğine


tayin edildi. Bu görevlerde uzun müddet kaldıktan sonra 1686’da İstanbul Kadırga’daki Sokullu Mehmed Paşa Zâviyesi’nin, Kadızâde Mahmud Efendi’den boşalan şeyhliğine tayin edildi. İki yıl sonra Eminönü Vâlide Camii (Yenicami) vâizliğine getirildi. 1691’de Selâmi Ali Efendi’nin vefatı üzerine, Üsküdar’daki Aziz Mahmud Hüdâyî âsitânesine şeyh oldu. Bu vazifesi on dört yıldan fazla devam etti. 29 Receb 1117 (16 Kasım 1705) Pazartesi günü vefat etti. Tefsîr-i Ba‘z-ı Süver-i Kur’âniyye adlı eserine müstensih tarafından ilâve edilen bir kayıttan (İÜ Ktp., TY, nr. 2201, vr. 117a) yetmiş altı yaşında öldüğü anlaşılmaktadır. Adı geçen âsitâne civarındaki Halil Paşa Türbesi’ne, Halil Paşazâde Mahmud Bey’in yanına defnedildi.

Abdülhay Efendi, tasavvufî sahadaki ilmî seviyesi ve şahsiyetiyle Celvetiyye tarikatının önde gelen şeyhlerinden biri olmuştur. Çeşitli el yazması güfte mecmualarında görülen manzumeleri onun iyi bir şair olduğunu ortaya koymaktadır. Abdülhay mahlası ile yazdığı ilâhilerinin büyük kısmı birçok mûsikişinas tarafından bestelenmiştir. Tasavvuf edebiyatında Yunus Emre, Eşrefoğlu Rûmî ve Niyâzî-i Mısrî gibi şiirlerine en çok beste yapılmış birkaç şairden biri olmasına rağmen, henüz bir divanına rastlanmamıştır. Arap şairi Bûsîrî’nin Hz. Peygamber için yazdığı Kasîde-i Bürde’sini nazmen tercüme etmiş (Nuruosmaniye Ktp., nr. 3213), Fethu’l-beyân li-husûli’n-nasri ve’l-fethi ve’l-emân adlı Arapça eserinde (Süleymaniye Ktp., Hacı Beşir Ağa, nr. 34) Feth sûresini, Tefsîr-i Ba‘z-ı Süver-i Kur’âniyye adıyla kayıtlı (İÜ Ktp., TY, nr. 2201) Türkçe eserinde ise Meryem, Yâsîn, Feth, Rahmân, Nebe’, Nâzi‘ât, Abese, Tekvîr, İnfitâr, Mutaffifîn, Kevser sûrelerini tefsir etmiştir. Ayrıca Şerh-i Gazel-i Hacı Bayrâm-ı Velî adlı bir küçük risâlesi vardır (İÜ Ktp., TY, nr. 9771, vr. 23b-26a). Sefîne’de Şerh-i Gazel-i Hazret-i Hüdâyî adlı bir diğer eserinden bahsediliyorsa da bu eserin nüshalarına rastlanamamıştır. Müstakimzâde, Mecmûa’sının sonundaki “Besteciler Fihristi”nde onun ismini zikretmekte, ancak Abdülhay Efendi’nin zamanımıza ulaşan bir mûsiki eseri bulunmamaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Safâyî, Tezkire, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2549, vr. 227b-228a; Şeyhî, Vekayiu’l-fuzalâ’, Millet Ktp., Ali Emîrî, T, nr. 731, s. 499; Sâlim, Tezkire, İstanbul 1315, s. 462-463; Hasîb-i Üsküdârî, Vefeyât-ı Ekâbîr-i İslâmiyye, Millet Ktp., Ali Emîrî, T, nr. 620, vr. 9a, 20b; Ayvansarâyî, Vefeyât-ı Selâtîn, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 1375, vr. 24a; a.mlf., Hadîkatü’l-cevâmi‘, İstanbul 1281, II, 199; Müstakimzâde, Mecmûa-i İlâhiyyât, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3397, vr. 147a; Sicill-i Osmânî, III, 307; Ahmed Bâdî Efendi, Riyâz-ı Belde-i Edirne, Beyazıt Devlet Ktp., TY, nr. 10392, s. 303-304; Mehmed Şükrî, Silsilenâme, Üsküdar Selim Ağa Ktp., Hüdâyî, nr. 1098, vr. 14a-b, 15a; a.mlf., Mecmûa-i İlâhiyyat (İsmail E. Erünsal Özel Kütüphanesi), s. 53; Rifat Osman, Edirne Rehnümâsı, Edirne 1336, s. 105; Osmanlı Müellifleri, I, 125-126; Hüseyin Vassâf, Sefîne, III, 21; S. Nüzhet Ergun, Türk Şairleri, İstanbul, ts., I, 227-229; a.mlf., Antoloji, İstanbul 1942, I, 54; Cemâleddin Server Revnakoğlu, Revnakoğlu Arşivi, Divan Edebiyatı Müzesi, B, 160; H. Kâmil Yılmaz, Azîz Mahmud Hüdâyî ve Celvetiyye Tarîkatı, İstanbul 1982, s. 262-263; “Abdülhay Celvetî”, TDEA, I, 19-20.

Nuri Özcan